DEĞERLİ KARDEŞLERİM DEĞERLİ DÜNYA İNSANLARI
EY DÜNYA İNSANLARI HEPİNİZ TÜRKSÜNÜZ KİTABININ YAZARI GENE D.MATLOCK
Meksika Asıllı Amerikan vatandaşı 1928 yılında Amerika Birleşik Devletler Kansas eyaletinde doğmuştur,
Tarihe İlk merakı Amerika kıtalarında yaşayan yerlileri araştırmakla başlamış.ve Orta Asya ve Uzak Asya.yı
Araştırmaya Gençlik yıllarında başlamış Araştırma sonucunda birçok kitap yazmıştır Binlerce makale yazmıştır
bu kitapların birçoğu Hermetic.org adresinde bulunmaktadır.Tarih fakültesini meksika da bitirmiştir
Türkler kitabının yazarı WİLHELM RADOLF.
Gençliği ve yetiştiği yer Berlin,HalleJena dönemi 1837-1858.WİLHLM RADOLF Türk tarihi ve dili üzerine büyük birçalışma
yapmış Alman Tarih prof Radolf 17 ocak 1837 Berlinde doğmuştur İlk,Orta,lise eğitimini Berlinde yapmıştır.
İLHELM 1854 yılında Berlin Üniverstesi Felsefe ve Tarih eğitimine başlamış Berlinde eğitimini tamamladıktan sonra
Rusya ya yerleşerek orta asya da Türk dilleri ve tarihi üzerine büyük bir çalışma yapmış ve Türkler hakkında iki kitap
yazmıştır.
Prof. Sven LAGERBRİNG – ”İsveçliler Türk kökenlidir. Tanrımız ODİN de Türktür.”
Prof. Sven LAGERBRİNG – ”İsveçliler Türk kökenlidir. Tanrımız ODİN de Türktür.”
İddia, İsveç tarihinin kurucuları arasında yer alan bir bilim adamına ait.
Prof. Sven Lagerbring, yaklaşık 250 yıl önce yazdığı kitapta, Türkçe ile İsveççe arasındaki ortaklıklardan, mitolojik benzerliklerden hareket ederek, İsveçlilerin atalarının Türkler olduğunu söylüyor. İsveç masallarında da tanrı Odin’in “Türkland”dan geldiği anlatılıyor.
İsveç tarihinin kurucuları arasında yer alan Prof. Sven Lagerbring’in 1764’te yazdığı 58 sayfalık bir kitap, İsveçlilerin Türk kökenli olduğunu ve İsveççe’de yer alan Türkçe kelimelerin bunu ortaya koyduğunu söylüyor. Söz konusu kitabı ilk kez Türk kamuoyunun dikkatine sunan ve fakat herhangi bir karşılık bulamayan ise Ali Nuri Dilmeç. Ali Nuri Dilmeç kim mi? Asıl adı Gustaf Nuring. 1861’de İsveç’in Malmö kentinde doğan ve 17 yaşında İstanbul’a gelip yerleşen, Türk ve Müslüman olarak Ali Nuri ismini alan bir İsveçli kendisi.
Fraklı Osmanlı Vikingi
Siyonizmin kurucusu Teodor Hertzl’in ifadesiyle “Fraklı Osmanlı Vikingi” Ali Nuri Bey, kitabı bir müzayededen alıyor, bir arkadaşına ödünç veriyor ve neredeyse 20 yıl sonra yeniden görebiliyor. Sonra da, “Değerli Bir Kitabın Tuhaf Yazgısı” diye bir yazı yazıyor. Böylece, Prof. Sven Lagerbring’in Türkçe ile İsveççe arasında kurduğu paralellikler ve İsveçlilerin Türk kökenli olduklarına dair tezleri gündeme geliyor. Ne var ki, dönem Türk Tarih Tezi dönemi olduğu halde pek fazla üzerinde durulmuyor bunun. Üstelik kitapta, İsveç’in en önemli tanrıları arasında yer alan “Odin”in de Türk asıllı olduğu da apaçık ifade ediliyor ve “Bizim atalarımız Odin’in yoldaşları Türklerdir. Bu konuda yeterli belge var” deniliyor. Odin’in iki kurtla birlikte gezdiğini söyleyelim de gerisini siz düşünün artık.
Türkçe’yle Benzer Kelimeler
Benzer kelimeler arasında ise :
aş – asch /
Yazıları Gelen Kutunuzda Okuyun
burç – borg /
emek – omak /
göl – gidl /
yurt – jord /
kab – kabbe /
pusu – puss, krigpuss /
su – siö /
sulu – sölig
hemen dikkat çekiyor. Kitabı yıllar sonra binbir zorlukla Türkçe’ye çeviren gazeteci Abdullah Gürgün, neden bu kadar zahmete katlandığını ise şöyle ifade ediyor:
“Amaç ayrılık gayrılık değil ortaklık…”
“…Açıkçası beni kimin ne olduğu hiç ilgilendirmiyor. Amaç ayrı gayrılarımızı değil, ortak yönlerimizi ortaya çıkarmak; göz önüne sermektir. Aralarına nifak tohumları saçılan, birbirine kırdırılan, bölünüp parçalanıp yönetilen insanlar arasına köprüler kurma çabalarına omuz vermektir.”
Bilge ve Adaletli Kral
İsveç Tanrısı Odin, “Herwarar Masalı”nda Tirkiar (Türkler) ve Asiemaen (Asyalılar, Asyalı adamlar) olarak tanıtılan büyük bir kitlenin önderiydi. Tasvirlerde kurtlarıyla gösterilen Odin’in çok mülkünün bulunduğu “Türkland”dan (Türk ili) İsveç’e yolculuğu masalda ayrıntılarıyla anlatılır, adaletinden ve bilgeliğinden söz edilir. Kurduğu krallıkların başlarına oğullarını geçirdiği söylenir.
İsveç Tarihinin Kurucusu
1707 doğumlu olan Sven Lagerbring, 35 yaşında tarih profesörü oldu. 41 yaşında Lund Üniversitesi’nin rektörlüğünü üstlendi ve bu görevini 1769’a kadar sürdürdü. 1764 yılında birçok bilimsel eserin yanı sıra, “Türkler ile akrabalık” tezini kaleme aldı. Çalışmalarından dolayı 1769 yılında asalet ünvanı verildi. Lund Üniversitesi’nin logosunda Lagerbring’in resmi bulunmakta. İsveç’in modern tarih biliminin kurucusu olarak da anılan Lagerbring’in en önemli eseriyse dört ciltlik İsveç İmparatorluğu Tarihi’dir.
Murad Eskenderoviç Adjiev, Sovyet ve Rus bilim insanı, türkolog, araştırmacı yazar. Kadim Türklerin ana vatanı Altay’dan başlayan Büyük Kavimler Göçü tezinin müellifi. Coğrafyacı, Doktorasını iktisat alanında yapmıştır. Doçent. Kumuk kökenli. Vikipedi
Doğum tarihi: 9 Aralık 1944, Moskova, Rusya
Ölüm tarihi ve yeri: 7 Mart 2018, Moskova, Rusya
Murad Adjı
Murad Adji kimdir
• Murad Adji Moskova’da doğmuş ve yaşamış olan unlu bilim adamımız Murad Adji büyük Türk milletinin bir evladı olduğunun iyi biliyordu. Bunun için tüm hayatını Türk tarihine Tarihcililigine adamış olduğu tesadüf sayılmaz. Kendi ifadesi ile ortaya koyduğu biyografide “Kumuk” Türkü olduğunu belirtmiştir. Dahası bir belli olan Kumuk asilzadeler ailesindendir. Ama Türkiye’de son yıllara kadar Kumuklar kimlerdir iyi bilmiyordu. Bugünkü Kafkasya’da “Apth,fqcan Türklerinden sonra en kalabalık Türkler “Kumuklar”dır. Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nde Çeçenistan’a ve Osetya bölgelerinde 500-600 binden fazla nüfusa sahiptirler!
• Kumuklar etnik olarak öz adı ile 8- 9.yuz yıllardan beri Kafkasya Türk Oğuz ve Kıpçak gurubu özelliklerine sahiptirler. Bu bölgede Kumuklar’ın varlığı Attila Hunlarının cağlarına kadar Hazar Hakanlığı’na kadar uzanmakta olup Kaşgarlı divanında bile adlarına ve varlıklarına işaret edilmektedir/ Demek ki Kumuklar Türk Kafkaslarında en eski milletlerin birisidir ve bunları ataları Kafkaslarda ilk olarak iki Türk Devleti kuranlar bunlardandır. Altın ordu Devletinin çöküş döneminde de 1443 de Kuzey Doğu Kafkasyada (şimdiki Dağıstan Cecrnicnfy Oseya bölgesi) güçlü bir Kumuk Savhallar Devletini kuranlar da bunlardır, 16-17 yüzyıllarda
• Şurasını belirtelim ki XVI – XVII.yüzyıllar döneminde Kafkaslarda bu Devlet Rus ekspansıyasına karşı durma niteliğindeki tek devlettir. Bu dönemde (1560 -1605) Kazan ve Astrahan hanlıkları Ruslar tarafından işgal edildikten sonra Kumuk Türkleri Rusların 10 seferine karşı durabilmişlerdi. 1578.de Kumuk Şavhallar Devleti (o devirdeki devletbaşkanı Çopan-şavhal) Osmanlı Padişahları ile iyi ilişkiler kurarak Osmanlı İmparatorluğunu bir parçası (Dağıstan vilayeti) olmuştur. 1605 de ise onlar kendilerinin önderliğinde bütün Dağıstan toplulukları birleştirerek ve Osmanlıların desteğini de alarak Solak yakası Karaman savaşında işgalci Rus ordusunu yenip zafer kazanmışlardır. Bundan sonra Rus tarihçisi Karamzin yazıyor ki Rusların izi Kafkaslarda yüz yıllara kadar, yani Deli Petro’nun seferlerine dek, siliniyor. Şurasını belirtelim Türk tarihçisi Akdes Nimet Kurat ve diğer Müslüman müellifleri yazdığı üzere Kumuk Türklerinin ve onlara akraba olan dağlılar böyle direnişleri olmasaydı Ruslar belki de Kafkasları çok önce işgal edebilirlerdi.
• 19.yuzyilinda imam Şamil hareketlerinde belli bir rol oynamışlar. O sebeple çarlık tehcirine uğramışlar ve çoğunluk olarak Türkiye’ye göçerek Tokat-Üçgözen/Kuşoturağı ile Sivas’ın Yavu köyüne yerleşmişlerdir.
Kumuk Türkleri 19 yy başlarında Rusya devrimlerinde asil önderlik bir rol oynamış unsurdur? 1917 =1918 yıllarda Kuzey Kafkasya Halk ve Dağıstan Cumhuriyetin kuruculardır/ / Bu tarihi olaylarda Murad Beyin ataları da on saflarda yer aldığının tarihi kaynaklar gostrermrekfe/ Bunun için tüm hayatin Türk, Türk tarihine Tarihçiliğine adamış olduğu tesadüf sayılmaz.
• 1917, de Rus inkılabı aşamasında kendi azatlığı için ayaklanan Küzey ve Güney Kafkasya camiası içinde Azeri, Kumuk, Karaçay, Balkar Türkleri ön safta bulunuyorlardı. Şunu da belirtmek istiyorum. Türklerin Kuzey Kafkasya’daki önemi yalnız sayıları ile orantılı değildir. Çünkü onlar seviye ve uygarlık açısından halkın gelişmiş bir bölümünü oluşturur. Avrupa kültürü ile daha evvel (XVI. asırlardan beri) temasa gelmiş olan ve Dağıstan kabilelerinden diğerlerine nispetle daha evvel ve büyük ölçüde aydınlar grubu ve devlet adamları yetiştiren Azeri, Kumuk, Karaçay, Balkar Türkleri Kafkas Ellerinde ve onların çevrelerinde öncü bir rol oynamışlardır. Buna ilgili belirtelim ki Kafkaslarda birinci Türk Üniversitesi ilk olarak Dağıstan vilayetinin baş şehri Temir-Han-Şurada 1917 de açıldığı bir tesadüf eseri sayılmaz. Birinci Türk dergisi Tan Çolpan ve Musavat Zaman gazeteleri Kumuk Türkçesinde 1917.yılınnın nisan ayında neşredile başlamıştır. Ek olarak Kumukça tüm Dağıstan’da ortak bir dil olarak ilan edilmiştir. Kuzey Kafkasya’da 1918.de vuku bulan milli kurultaylarında da Kumuk Türkçesi bütün Kuzey Kafkasya için birleştirici ortak bir dil olarak kabul edildiğini belirtmek gerekir.
Sovyetler döneminde de 1923.de Kumuk Türk Dili Dağıstan’da devlet dili olarak tasdik edilmiştir. Yeni devlet okulların dilı Türkçe oldu. Dağıstan’da Yoldaş: Dağıstan fukarası, Maarif yolu adlarıyla Türkçe gazeteler ve dergiler çıkmaya başlamıştı. Meselen, 1922.de basım hayatına başlayan bizim Yoldaş gazetemiz o dönemki tirajı 35-40 bini aşmıştı ve yalnız Türkler için değil sayıları 30-a ulaşan Dağıstan kavimleri arasında ve Kumuklara soydaşlar olan Karaçay, Balkar, Nogay Türkleri arasında da yayılmaktaydı… O dönemde Dağıstan her yönden bir lider ülke olmuştur ve onun çerçevesinde diğer Kuzey Kafkasya Cumhuriyetleri de birleşmiştir. Bu eğilimleri hesaba alarak ünlü profesör Bekir Çobanzade o dönemde Kumuk Türkçesinin Kuzey Kafkasya’daki birleştirtici rolü hakkında yazmıştır ki eğer böyle bir gelişme uzatılabilirse parlak geleceği hazırlayacaktı ve bu bölgede tümü Türkçe konuşan yeni bir siyasi millet yaratılmak mümkündü.
Simdi Yukarıdakilerin ışığında panelimizin konusuna geçerek şunları söylemek isterim.
• Türk dünyası araştırmacısı Murad Adjı Bey efendimiz, 40 dan fazla eserleri ve 400 den fazla makalelerinde binlerce yıllık Avrasya ve Türk uygarlığı tarihini adeta yeniden yazmış ve “tarih hırsızlığına asırlık tarihi sahteciliğine karsı savaş açmış Avrasya dediğimiz coğrafya alanında en unlu bilim adamı tarihçidir
• Murad Adji, Türklerin Gizli Tarihi’nde Avrupa merkezli tarih anlayışının üstünü örttüğü gerçekleri aydınlığa çıkarmıştır. Tabi ki ,bizim ki gibi Sovyet ve postsovyetik toplumunda tarihi bilmek, tarihi sevdirmek, kendi tarihini dünya tarihi içerisinde tahlil edebilmek, asırlar halkasındaki yolu izleyebilmek son derece önemlidir. Murad Adji Bey Bu işi kendisine bir onursal görev olarak almıştı
• Murad Adji – Sadece tarihsel gerçeklerle nasıl yüzleşileceğini bilmekle kalmadı, aynı zamanda bu gerçeğin tüm acılığını kitaplarında, makalelerinde, konuşmalarında ve röportajlarında aktarma cesaretine sahipti. Birçokları için, bu gerçek ilk başta çok yanıcı ve kabul edilemezdi.
• Murad Adji’nin kişiliğinin kalibresi ve yaratıcı mirasının ölçeği zaman giderken daha iyi daha geniş şekillerde görünecek ve halen yaklaşmakta olan tarihsel mesafede görünecektir.
Cehalet duvarını kıran ve Türk-Slav dünyasının tarihi etrafında yatan Lev Gumilyov’un ardından, bu dünyanın halklarının alanına girdi ve yaratılan iyiliğin ve kötülüğün tüm çelişkili karmaşıklığı içindeki ruhsal akrabalıklarını ortaya koydu. Her şeyden önce, genellikle ikiyüzlü resmiyet tarafından çarpıtılan “ipuçlarını” değil, gerçek hikayenin “köklerini” açtı ve gösterdi.
Sunu da hatırlatalım ki ben kendim bilim aldigim 70 li yıllardı/ Kıpçak’ın tarihteki rolü Sovyet döneminde Oljas Suleimenov tarafından “Asyasında o yıllarda yazılmıştı. Onun kitabı bizin neslimiz icin yetmişli yılların ortalarında maviden bir selam kelimesi gibiydi. Gumilyov’un kitapları, yazarın aynı zamanda Avrupalı merkezciliği reddettiği ve Türk halkına ve Türklerin dünya tarihi üzerindeki etkisine büyük önem verdiği perestroyka’dan sonra, toplu olarak yayınlandı.
Genel olarak, Lev Gumilev gibi Murad Adji, resmi bir tarihsel bilim olarak tanınmıyordu. Haber bülteninde bile, ölümünün haberi küçümseyen bir “folk-history” (halk tarihçisi) etiketi içeriyor – bu etiket profesorial bilimi kendisini halkın tarihi hafızasından ayırıyor. Fakat Adji için bu daha çok onursal bir unvan idi – okuyucuların ve hayranların sayısı bakımından, bir araya gelmiş tarih profesörlerine vermeyecektir.
• 1969 yılında Moskova Devlet Üniversitesi’nin Coğrafya Fakültesi’nden mezun oldu. Ardından Maliye-Ekonomik Enstitüsü’nün Coğrafya Bölümü’nde çalıştı. Bunun dışında gazeteci ve sunucu eğitimi almıştır. 1989 yılında Coğrafya Bölümü’ndeki görevinden istifa ederek Vokrug Sveta (Dünya Etrafında) isimli dergide çalışmaya başladı. Dergide fotoğrafçılık yaptı ve azınlık halkları ile ilgili makaleler yazmaya başladı. Bu makaleler, Adji’nın yazar olarak sonraki yolunu belirledi.
Yirminci yüzyılın sonunda, 90’lı yıllarda, Türk halkları, Sovyet devletinin çöküşünden sonra kendilerini arayan, ulusal bir canlanma aşaması yaşadılar. Kuzey Kafkasyalı Kumuk Türkleri Azerbaycan Balkar-Karaçay Ahıska Kırım Kazan Türkleri Nogay Türkleri ile beraberliğinde bu Milli Dircelis Harekatları on saflarında bulunuyorlardı. Kafkasya’nın o çalkantılı günlerinde, Murad Adji özbeöz Kumuk halkının yanındaydı, Murad Adji Tenglik yani Denklik Kumuk Halk Hareketi’nin manevi liderlerinden ve ideologlarından biriydi ve halkının en sadık ve güvenilir destekçisi ve savunucusu idi. Dağıstan, Karaçay Azerbaycan’ı ve diğer Türk Ellerin sık sık ziyaret ediyordu.
Tam o sırada, 1992 yılında “”Biz Kıpçak Kuman soyundanık ! Kumukların, Karaçaylıların, Kazakların, Balkarların, Gagauzların, Krım Tatarlarının, Rusların və Ukraynalıların bir hissesinin soyağacından» isimli kitabı ortaya çıktı.
Daha sonra, 1994 yılında “”Kıpçak Kuman çölünün yovşanı»” isimli kitabi ilk kez Tenglik kurumunun mali yardımıyla yayınlandı. Murad Adjinin bu eseri sanki bozkır yovsan otu gibi kokulu oldu. halkımızın hem de tüm Türk Kafkasları tüm Türk colleri Yovşan otu gibi derin bir uykudan ve unutkanlıktan uyandırdı diye bileriz.
Tarihçimizin yankı uyandıran bu eseri büyük tartışmalara sebep olmuştu. Elbette Sovyet ilim anlayışı ve terakkisi ile batı oryantalizmi çok farklıdır! Adji’nin görüşlerinde batı ile uyuşmayan hatta yer yer çelişen görüş ve iddialar olabilir; böyle bir durum her şeyden evvel “Doğu-Batı” farklılığıdır!
Murad Adji’nin bu kitabi ve sonraki Türk halklarının tarihi ile ilgili çalışmaları, hem tarihçiler hem okurlar arasında ün kazanmasına yol açtı. “Murad Adji’nın Türk dünyasında en bilinen eserlerinden biri oldu. “Avrupa, Türkler, Büyük Bozkır-KIPÇAKLAR” «Türklerin Gizli Tarihi», «Kıpçaklar ve Oğuzlar» Türkoloji ve Türkizm alanında benzersiz, sıradışı bir fenomendi.
• Murad Adji, hem tarih hem de yazarın araştırmacısı olarak, Türk halkları için eşsiz bir fenomen haline geldi. Elbette, Adji birçok eleştirmene sahipti. Halk (folk+histori) suçlamaları, mucidin etiketi yazarın dikkatini çekti. Ama durdurmadilar. Murat Adji tekrar ve tekrar, daha derin ve daha etraflı dünya tarihini ve Türk halklarının tarihini araştırdı. Türklerin dünya tarihine, modern Avrupa, Rusya, Orta Doğu, Hindistan ve Çin’in oluşumuna katkılarını inceledi ve yazdı. Ve bu katkı kuşkusuz, Adji’nın eserlerinin nesnelliği ve bilimsel niteliğinden bağımsız olarak gerçekleşti.
En önemli şey, Adji’nun Türk halklarını hiç kimsenin olmadığı gibi uyandırabilmesi, onlara kimliklerin kimler olduklarını hatırlatmak, binlerce insanı harekete geçirmek, orada Türklerin kökleri olan milyonlarca insanın bu kökleri araştırmak, tarihin katmanlarını kazmak, eski zamanların geleneklerini, hakikat arayışı içinde bulmalarıydı.
• Türk dünyasına, insanlara kendilerini “Türkler” olarak tanımlamayı, kendilerini sadece milletlerine değil, aynı zamanda daha fazlasını da eklemelerini öğretti. Aynı zamanda, Adji şovenizme, milliyetçiliğe ya da dini üstünlüğe sahip değildi – aksine, Adji, yazılarında hem Rusları hem de Avrupa halklarını hem Türklere hem de ruhaniyete yakın Türklerin yanında buldu, Avrasya kıtasının halkların da tek bir kök gördü. Türk, bozkır, Kıpçak, Altay kökü. Bir yazar, bir araştırmacı vizyonuydu. Tarih, zaman ve soyundan gelenleri yargılamak ne kadar doğru. Fakat Murad Adji hayatını boşuna yaşamadı. Kendileri hakkında dünyayı Türkler ve Türkler hakkında ilan ederek ayırdı.
• Murad Adji bunu yapabildi ve üst düzeyde yaptı. Eğer biz bugün Türk Dunyasının en önde gelen bilim adamalarının isimlerin seslendirirsek – Kaşgarlı Mahmudu Ismail bey Gasprinskiyi Mirza Fet Ali Ahundovu Yusuf Akçurayı Zeki Velidi Toganı Lev Gumilevu Oljas Suleymenovu ve elbette Murad Adjiyı adların hatırlamamız gerekir
• Geçen yıl 74 yaşındayken hayatını kaybeden ünlü Türk Dünyası tarihçimiz Murad Adjiyi 75. yıldönümünde şükranlara rahmetle anıyoruz.
• Ruhu şad olsun! Türk Dünyasını yüzyıllık tarihi uykudan uyandırıp gitti.
Kamil M Aliyev Dağıstan


Beğen
Yorum Yap
Paylaş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar