BBC NEWS
IFJ-INTERNATIONAL FEDERATION OF JOURNALİST
CHP'de gergin bekleyiş: Kurultay davasında kayyum ihtimaline karşı genel merkez nöbeti
Mahkeme kararıyla CHP İstanbul İl Başkanlığı yönetimine atanan Gürsel Tekin'in polis eşliğinde il başkanlığı binasına girmesinin ardından CHP genel merkezinde de gergin bekleyiş sürüyor.
Parti kulislerinde 15 Eylül'deki kurultay davası duruşması öncesinde, tıpkı İstanbul İl Başkanlığı'na yapıldığı gibi, parti yönetiminin de tedbiren görevden uzaklaştırılması kararı çıkması olasılığına karşı, hukuki ve siyasi taktik hamleler konuşuluyor.
Tekin'in polis eşliğinde il binasına girişini "fragman" ve "genel merkeze kayyumun provası" olarak nitelendiren CHP yönetimi, görevden uzaklaştırma olasılığına karşı genel merkez nöbeti başlattı.
CHP 102. kuruluş yıldönümünü de bu tartışmaların gölgesinde kutlamaya hazırlanıyor. CHP yönetimi, bir yandan 4-9 Eylül tarihleri arasında planladığı kuruluş yıldönümü etkinliklerini sürdürürken diğer yandan da taktik savaşı yürütüyor.
Bazı parti yöneticileri "yargı kuşatması ve kayyuma karşı siyasi ve hukuki satranç" hamleleri ile karşılık vermeye ve genel merkezde direnmeye devam edeceklerini
İstanbul fragman, genel merkeze kayyumun provası'
Gürsel Tekin'in, polisin partililere biber gazlı sert müdahalesi eşliğinde il binasına girmesi, Genel Merkez'de birçok partili tarafından kaygıyla izlendi.
Parti koridorlarında konuştuğumuz milletvekilleri, belediye başkanları, parti yöneticileri 15 Eylül'de Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülecek 38. Olağan Kurultay'ın iptali davasına dikkat çekiyor. "Tedbir" gerekçesiyle genel merkez yönetiminin de görevden uzaklaştırılma ihtimalinin yüksek olduğu görüşünü dile getiriyorlar.
BBC Türkçe'ye konuşan bir CHP yöneticisi, "İstanbul'daki bu görüntülerin ardından, artık her şey olabilir, çünkü hukuki değil, siyasi kararlar veriliyor" yorumunu yaptı.
Aynı yönetici, "Polis zoruyla CHP il binasına gidilir mi? Aslında şu anda fragman gösteriliyor, bu genel merkeze kayyumun provası" yorumunu yaptı.
'15 Eylül beklenmeyebilir'
Birçok milletvekili ve parti yöneticisi ise "kayyum" veya "mutlak butlan" için kurultay davasının bile beklenmeyebileceği görüşünde.
Kurultay davasının görüleceği Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin İstanbul'a yeni geçici yönetimi atayan mahkemeden dosyayı istediğine dikkat çeken bir milletvekili, "Her an tedbiren kayyum veya mutlak butlan kararı gelebilir. İstanbul'daki bu görüntülerin ardından, 15 Eylül'ü beklemeye gerek görmeyebilirler. Biz her ihtimale hazırlıklıyız" yorumunu yaptı.
https://www.bbc.com/turkce/articles/cn8255mjg3yo#:~:text=Genel%20merkez%20n%C3%B6beti%20ba%C5%9Flad%C4%B1,sorunun%20%C3%A7%C3%B6z%C3%BClmesi%20gerekti%C4%9Fini%20savunuyor.
Gürsel Tekin CHP İstanbul İl Başkanlığı binasında 8 Eylül.
Geçmişte Kılıçdaroğlu'nun yakın kurmayları arasında yer alan bir milletvekili BBC Türkçe'ye şu değerlendirmeyi yaptı:
"Hukuki, fiili mücadele de olur ama sonuçta geleceğimiz yer burası. Mutlak butlan da kayyum kararı çıksa da, gelen de giden de CHP'li.
"Gürsel Tekin kayyumluğu kabul etmeseydi, Şişli kaymakamı olabilirdi, o zaman ne yapacağız? Bu bir iktidar operasyonu. Araçları güvenlik, yargı gücü.
"Kardeşlerimizi karşımıza dikiyor. Bu CHP'de bir iç savaşa yol açar ve parti olarak bundan geri durmalıyız. Artık herkes silahlarını bırakmalı ve taraflar bir şekilde uzlaşıp, sorunu parti içinde çözmeli."
Kılıçdaroğlu'nun sessizliğini yakın çevresi ve CHP yönetimi nasıl yorumluyor?
CHP kulislerinde, "mutlak butlan" ihtimalini bazı partililer "duyuma", bazı partililer ise sürecin gidişatına dayandırıyor.
Böyle bir karar çıkması halinde partinin başına geçmesi beklenen eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun "sessizliği" de eleştiri konusu.
Bazı milletvekilleri ve parti yöneticileri Kılıçdaroğlu'nun sessizliğini "kayyum olmayı da kabul edeceği" şeklinde yorumluyor.
CHP kulislerinde Kılıçdaroğlu'nun partinin başına geçmesi halinde birlikte görev yapacağı MYK üyelerini bile belirlemeye başladığı iddia ediliyor.
Eski genel başkana yakın isimler de "mutlak butlan" kararı çıkması halinde Kılıçdaroğlu'nun partinin başına geçmesinin kaçınılmaz olduğunu savunuyor.
Yakın çevresi, kurultay iptal davasını Kılıçdaroğlu'nun açmadığına işaret ederek 15 Eylül veya sonrasında parti yönetimine atanması olasılığı durumundaki tavrına ilişkin ise "yargısal süreçler izlenip ona göre hareket edilir" yorumunu yapmakla yetiniyor.
Taktik savaşları: İl binası ilçe ilçe gezecek, hızla olağanüstü kurultay yapılacak
CHP yönetimi siyasi ve hukuki hamleleri de devreye sokmaya başladı.
İstanbul İl Binası kapatılarak Genel Başkan Özgür Özel'in çalışma ofisi olarak ilan edildi.
CHP, İstanbul İl Başkanlığı binasını kapatıyor
Bu karar Yargıtay ve İlçe Seçim Kurulu'na da bildirildi.
CHP lideri Özgür Özel'in Ankara'daki 9 Eylül programında değişiklik yaparak "çalışma ofisi" olarak ilan edilen İstanbul İl Binası'na gitmesi bekleniyordu.
Ancak BBC Türkçe'nin edindiği bilgiye göre, Özel İstanbul İl Binası'na gitmeyecek, Parti Meclisi (PM) toplantısına katılmak için Ankara'ya dönecek.
CHP, yeni il binasının adresini Bahçelievler ilçe binası olarak belirledi.
Ancak, sürecin uzaması halinde il binasının adresi her seferinde değişecek.
Tekin'i zorlamak için her gün bir başka ilçe binası yeni il binası olarak ilan edilecek.Mutlak butlan kararı olağanüstü kurultayı geçersiz kılar mı?
CHP'de tartışılan bir başka konu da mahkemenin kurultay davasında "mutlak butlan" kararı vermesi halinde olağanüstü kurultayı da geçersiz kılıp kılmayacağı.
Delegelerin imzasıyla hem olağanüstü kurultay hem de olağanüstü il kongresi kararı alan CHP yönetimi, olası bir "mutlak butlan" yönetiminin en fazla bu kurultaylara kadar görev yapabileceğini düşünüyor.
CHP tüzüğünün 48. maddesi "Genel başkan; doğrudan ya da Parti Meclisi'nin (PM) kararı ya da kurultay üye tamsayısının beşte birinin 15 günlük süre içinde noterden onaylı imzaları ile yaptıkları başvuru üzerine olağanüstü kurultayı toplantıya çağırır" hükmünü içeriyor.
Parti içi muhalif bazı isimler her koşulda çağrıyı genel başkanın yürürlüğe koyabileceği yorumunu yapıyor. Mutlak butlanla eski yönetimin göreve gelmesi halinde, delegenin olağanüstü kurultay talebini yerine getirmeyebileceğini ekliyor.
CHP kurmayları ise PM kararı veya delege imzasıyla olağanüstü kurultay çağrısı halinde, genel başkanın sadece "şeklen" işleme koyma yetkisi olduğunu savunuyor. Bu nedenle olağanüstü kurultay talebini yerine getirmek durumunda olduğunu ifade ediyor.
Geçmişte Muharrem İnce'nin Kılıçdaroğlu yönetimine karşı olağanüstü kurultay için delegeden imza topladığına dikkat çeken parti kurmayları, "İnce o zaman yeterli delege imzasını bulsaydı, Kılıçdaroğlu istemese de olağanüstü kurultaya gidecekti, bunu kayyum da durduramaz" görüşünü dile getiriyorlar.
CHP yönetimi, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul'daki bazı ilçe kongrelerinin ilçe seçim kurullarınca durdurulması kararının iptaliyle, hem olağan hem de olağanüstü kurultay için ellerini rahatlattığı görüşünde.
YSK'nın bu kararıyla İstanbul dışındaki delegelerin iradesinin sakatlanmadığı ve olağan kurultay takvimini işletmeye vize verdiğine işaret eden CHP yöneticileri, "Biz 21 Eylül'de olağanüstü kurultayımızı, 24 Eylül'de olağanüstü İstanbul il kongremizi, Kasım sonunda da 39. olağan kurultayımızı yaparız. Kayyum ancak olağanüstü kurultaya kadar görev yapabilir" görüşünü dile getirdi.
Özel'den 15 Eylül öncesi Ankara mitingi
CHP lideri Özgür Özel 15 Eylül'de görülecek kurultay iptal davasından bir gün önce Ankara'da miting yapacak.
14 Eylül'de saat 19.00'da Tandoğan Meydanı'nda gerçekleştirilecek mitingin, "gövde gösterisi" niteliğinde olacağı ifade ediliyor.
Türkiye: Authorities must end unlawful proceedings against the Istanbul Bar Association 29 Jan 2025 | Advocacy, News istanbul-bar-e1736938363638 The International Commission of Jurists (ICJ) expresses concern over the criminal proceedings initiated against the Istanbul Bar Association, including its President, İbrahim Kaboğlu, and members of its executive board. The ICJ further condemns the detention of Fırat Epözdemir, a member of the executive board, who was arrested upon his return from an advocacy visit to Council of Europe institutions. These actions constitute a direct attack on the independence of the legal profession and the rule of law in Türkiye. The criminal proceedings were initiated following a statement issued by the Istanbul Bar Association on 21 December 2024, which called for an independent investigation into the deaths of journalists Nazım Daştan and Cihan Bilgin, who were killed in northern Syria on 19 December 2024. The statement highlighted concerns regarding the...
Yorumlar
Yorum Gönder