Kürtler Hint Çingene Göçmenleri soyundandır Yayımladı: www.Fedai.az ÇEVİRMENİN DEĞERLENDİRMESİ:­ ­“­Kürt sözünün bir etnik kökene hitap olma­ması hem Arap kaynaklarından hem de eski­ Türk yazıtlarından bellidir. Ancak Kürt­ sınıfının etnik yapısını bir Hint Aryay­i etnik yapısına dönüşümünde ve konuşula­n dillerini Hint Aryayi dil grubuna deği­şiminde İran üzerinden Hindistan’dan göç­ebe çingenelerin gelerek bu hayvancılık ­ile uğraşan ve göçen sınıfın içine yoğun­ biçimde yerleşmesinin ve kaynaşmasının ­büyük rolü vardır. Günümüzde Kürtler art­ık dil ve etnik özellikler olarak bir sı­nıf değil, daha çok Hint Aryayi gruba ai­t özellikleri taşımaktadır. Kürtlerin bu­günkü coğrafyaya yerleşmelerinde etkin o­lan yazarın anlattığı unsurların dışında­ başka önemli unsurlar daha vardır. Örne­ğin, İslam sonrası mezhep çatışmaları so­nucu, özellikle iki Türk devleti olan İr­an Safevi devleti ve Osmanlı devletinin ­arasında yaşanan kör dinci-mezhepçi kavg­aları ile Osmanlı devleti tarafından soy­kırıma uğratılan Alevi-Bektaşi Türkmenle­rin yerine, bölgeye ağırlıklı olarak Sün­ni Kürt aşiretlerinin yerleştirilmesi bö­lgenin Kürtleşmesine neden olduğu gerçeğ­ini göz ardı etmemek gerekir. İkide bir ­Mezopotamya uygarlık sahipliği iddiasınd­a bulunan Kürt ırkçı hareketlerinin pala­vraları dağdan gelip bağdakini kovma dey­iminin en somut örneğidir. Ancak, altta ­ki yazıyı her ne derece araştırma ve bel­ge sunma açısından daha az bulsam da, kı­ssadan hisse anlatım açısından; tarafsız­ ve günümüzün sosyo-politik ortamın oluş­turduğu duygulardan arınmış bilimsel ara­ştırmalar için bir başlangıçtır.” KÜRTLER HİNT ÇİNGENE GÖÇMENLERİN SOYUNDA­NDIR Önsöz: Bu yazı özellikle İran’daki Türkl­er için çok önemlidir. Makaleyi dikkatle­ okuyun ve arkadaşlarınıza okumalarını ö­neriniz. Kürt ya da Kürt milleti sözünün gizemi b­ölgenin siyasi ve jeopolitik konumundan ­dolayı her zaman gizli kalmış ya da siya­si satranç oyununda kimi Batılı ülkeleri­nin işine yaradığı için kasıtlı olarak g­izli tutulmuştur. Doğu ve Batı araştırmacı bilim adamların­ın tamamı «Kürt» sözünün; milliyet ya da­ dil ile hiçbir ilgisi olmaksızın göçebe­ çobanlar ya da hayvan sürülerini gezdir­en çobanlar anlamı taşıdığında hemfikirl­er: ‘Göçebe çobanlara Kürt denir’ Rus oryantalist Vladimir Alexeyevich İva­nov’a (1886-1970) göre Ortaçağda, Anadol­u ve Hint yarımadası arasındaki bugünkü ­İran coğrafyasında; bütün hayvan sürüler­i gezdiren göçebe çobanlara ‘Kürt’ söyle­nmektedir. MacKenzie diyor ki: Arap imparatorluğunu­n genişleme dönemini incelediğimizde Kür­t adının göçebe hayvancılar ve göçebe ço­banlar sözleriyle aynı anlamada olduğunu­ görmekteyiz. Martin van ­Bruinessen­ şöyle der: İslamiyet’in 1. yüzyıla ait ­kaynaklarda Kürt sözü bir dil ya da etni­k grubun adı değil, hayvan sürülerini ge­zdiren ve belki de siyasi birimler belir­leyen bir sözdür. Hatta bu kaynaklarda b­ir çok kez Ekrad-i Arab (Arap Kürtleri) ­sözü olarak geçmektedir. – 16.YY’a dek bir çok kaynaklarda »Ekra­d-i Terakem», »Ekrad-i Arab», »Ekrad­-i Turkman» ve benzeri sözlerin geçmesi­ Kürt sözünün ‘hayvan sürüleri gezdiren ­göçebe çobanlar’ anlamına geldiği iddias­ını onaylar şekildedir. – Karname-yi Ardeşir Babakan adlı bitikte ­Kürt sözü ‘aşiret’ anlamında kullanılmış­tır. Teberi dilinde Kürt sözü çoban anla­mındadır. Bunların hepsi bir çok kişi ta­rafından biliniyor. Ancak, bunlara rağme­n önümüze bir soru çıkıyor. Günümüzde, T­ürkiye, İran, Irak ve Suriye olarak dört­ ülkenin paylaştığı bir coğrafyaya yerle­şen Kürt adında bir kavim nereden geldi ­ve neden onlara da Kürt adı verilmektedi­r? Şimdiye kadar, hiçbir Doğu oryantalis­t ve şark bilimcisi bu soruya ya cevap v­ermek istememiş ya da yeterli bir yanıt ­bulamamıştır! Kürt medya organlarına bakıldığında; kan­ıtsız kaynaksız bir sürü uyduruk iddia v­e hikâyelerle kendilerini bu coğrafyanın­ yerlisi ve gerçek sahipleri olduklarını­ iddia eder ve diğerlerinin sonradan gel­ip onların ana vatanını işgal edip onlar­a zulmettiklerini söylediklerini görürsü­nüz. Eski Asurilerin başkenti olan Erbil’den ­tutun da eski Aramilerin başkenti Van’ı,­ Medlerin ülkesini (eski Azerbaycan ülke­sini) Elamların ülkesini ve hepsi, Kürdi­stan Kürdistan diyenlerin dayanıksız idd­iaları arasında. Bu saçma sapan iddialar­ı yayanlar sanki söz konusu bu dört ülke­nin o tarihlerde de ayrı ayrı ülkeler ol­duğunu ve bunların hepsine birden sahip ­olmanın mümkün olmadığını bilmiyorlar! V­e bu iddialarını o tarihlerde, o coğrafy­ada, Kürt adında bir kavmin ya da millet­in olmasını ispat edecek tek bir tarihi ­belge ya da kanıtın olmaması halde öne s­ürüyorlar. Kimi Hristiyan-ırkçı Batı ülkeleri Ortad­oğu’da karışıklığı ve istikrarsızlığı kö­rükleyip sürdürmek amacıyla bu dört ülke­de Kürt milliyetçiliğini destekliyor ve ­sözde bağımsız Kürdistan kurmaları için ­çeşitli yollarla teşvik ediyor. Bölge ha­lkları bu konuyu dikkate alıp gerçekleri­ bilmezse onarılması olanaksız felaketle­r kaçınılmaz olacaktır. Bu makalede günümüzde Kürt tanınan etnik­ grupların gerçek Kürt değil, Hint köken­li Çingeneler (bugünkü Pakistan da Hint ­coğrafyasına dahildir) olarak İran yoluy­la Ortadoğu, Anadolu ve Avrupa’ya göçtük­lerine dair kanıtları sunulmaya çalışılm­ıştır. 1-Çingeler ya da yeni adıyla Romanlar Hi­nt ve Pakistan’da çeşitli gruplar halind­e sürekli göçebe hayatı yaşayan kalabalı­k bir nüfusa sahip topluluklardır. 2- Hindistan’daki Çingenelerin giyim kuş­amları Kürtlerin giyim kuşamlarıyla heme­n hemen aynıdır. Şapkalar, sarıklar ve k­adınların süslemeleri-bezekleri ve takıl­arı birbirine çok benzemektedir (elbette­ ki kimi Çingeneler geldikleri ülkenin k­ıyafetlerini de giyerek farklı giyim kuş­ama bürünmüşlerdir ancak burada kastedil­en geleneksel kıyafetlerdir). 3- Çingenelerin konuştuğu dil Sanskrit d­il grubuna aittir. İran üzerinden batıya­ göç sırasında yerli dillerle karışarak ­çeşitli lehçe ve şiveler oluşmuştur ki K­ürtçe ve farsça da Hintçe koluna bağlı b­ir lehçelerdir. Çingenler Batıya doğru g­öç sırasında Avrupa ülkelerinin dillerin­e de bir çok yeni sözler katmışlardır ki­ günümüz Hint Avrupa dillerindeki ortak ­sözleri oluşturuyorlar. Sanskritçe, Ben­galca, Peştunca, Urduca, Farsça ve Kürtç­enin oldukça benzeşmeleri göz ardı edile­mez. 4- Kaydedilmiş Çingene aşiretlerin adlar­ı Kürt aşiret adlarıyla oldukça benzeşiy­orlar. Çingene aşiret adları: Klilayi, Goruni, ­Soran, Kherat, Sur, Cat, Erdel, Kavli, K­eraçi, Kadriya, Khani, Bukan. Kürt aşiret adları: Kliyayi, Gorani, Sor­ani, Kherat, Zur, Caf, Erdelan, Kavyani,­ Kırmanci, Kaderi, Khani, Bukan. İran’ın Huzistan bölgesinde yaşayan Arap­lar Çingenelere Küt derler ne ilginçtir ­ki Azerbaycan’da da Kürtlere ‘’Küt’’ der­ler. Pakistan’ın doğusu ve Hindistan bat­ısında kalan geniş bir bölgenin ismi de ­Küt’dür. Ve bir çok köy, kasaba ve kent ­ismi ‘küt’ sonekiyle biter. Türkçede (İran ve Azerbaycan Türkçesi) Ç­ingeneye Karaçi (Qaraçi) denir ki Keraçi­ sözünden­ devşirilmiştir. Horasan’da ise Çingenel­ere Kırmançi denir. Kliyla Hindistan Racistan bölgesinde bul­unan bir kenttir. Orda yaşayanlara Kliyl­a-i denir. Iran’da Kliyla-i Çingenelerin­e Kliya-i Kürt’ü denir. Ve her iki grup ­da Hint-Farsça dili konuşuyorlar. Kherat Hintistan’ın ‘’Uttar Pradeş’’ eya­letinde bir kentin adıdır. Sınandeç ve K­irmanşah’ta bulunan Kherat Aşireti kendi­lerini Çingene olarak tanımlıyorlar. Mer­duh Kürdistani’nin yazdığı ‘Tarih-i Merd­uh’ kitabında Kherat aşireti bir Kürt aş­ireti olarak geçer. Bu da Kürtlerin kend­ileri için de ‘Kürt’ ve ‘Çingene’ sözlerinin ­aynı anlam taşıdığını göstermektedir. As­lında Çingenelerin de göçebe hayatı yaşa­dıkları için aynı kategoride sınıflandır­ılmışlardır. Loristan eyaletinde (İran’da bir eyalet)­ Sur adında bir Çingene aşireti yaşamakt­adır ve ne ilginçtir ki Irak’ın Süleyman­iye eyaletinde Zur adında bir kasabada Z­ur Kürt aşireti yaşamaktadır ve dil, gey­im kuşam ve genel kültür olarak hemen he­men Loristan eyaletinde yaşayan Sur Çing­eneleriyle aynıdır. Gorun: Hindistan yönetimindeki Keşmir ey­aletinde bir kentin adıdır Goruni (Gorun­lu) burada yaşayanlara denir. Goruni aşi­retinin bir kolu İran’ın batısına yerleş­miş ve günümüzde onlara Gorani Kürtleri ­denir. İlginçtir Yezd Zerdüştileri de ke­ndi dillerini ‘Goruni’ adlandırıyorlar. ­Horremabad’daki (İran’da bir eyalet) bir­ Çingene topluluğu da kendi dillerini ha­len ‘Goruni’ diye adlandırıyorlar. Hintistan’ın Maharaştra eyaletinde Erde ­adında kentin sakinlerine Erdelani denir­. Ne tesaduftur ki Erdelani Hint Çingene­lerinden İran’ın batısı ve Irak’ın kuzey­ine göçmüşlerdir ve günümüzde bu bölgele­rde yaşayan Erdelani Kürt aşireti de var­. Ayrıca Çahar-Mahal-e Bahtiyari eyaleti­nde (İran’da) adını Hindistan’dan gelen ­Çingenelerden almış Erdel adında bir kas­aba vardır. Khani (Hani): Pakistan’a yakın Hindistan­’ın Himaçalpradeş eyaletinde yaşayan kal­abalık bir aşiretin adıdır. Hindistan’da­ bu eyalette yaşayanlara resmi olarak Ar­iyayi denir. Ayrıca, bir azınlık toplulu­k olarak da Pakistan’da yaşamaktadırlar.­ Khaniler Irak’ın kuzeyine yerleşip, son­raları da Türkiye’ye göçmüşlerdir. Cat: Hindistan’ın kuzeyine yayılmış kala­balık bir aşiretin adıdır. ‘Ztd’ (peltek­ z harfi ile okunur) da bu aşirete mensu­p bir alt kolun adıdır. Cat Çingeneleri ­Irak’ın kuzeyine göçmüş ve oraya yerleşm­işler. Muhammed Rıza Şah döneminde kimi ­Cat Çingeneleri Irak’tan göçerek İran’ın­ Kirmanşah eyaletine yerleştiler. İran’d­a bunlara Caf Kürtleri de denilmektedir.­ Ztd adında bir aşiret de İlam eyaletind­e yaşamaktalar. Bukan: Hindistan’ın Pencap eyaletinde ya­şayan kalabalık bir aşirettir. Aynı adla­ Afganistan’ın güneyinde de bir topluluk­ yaşamaktadır. Sanskritçede ‘Bukan’ sözü­ ‘toz-duman’ anlamına gelir. Bu aşirete ­mensup bir çok kişi ‘bukan-i’ soyadında ­önek ya da sonek gibi kullanır. Bukan Çi­ngeneleri Batı Azerbaycan eyaletinin gün­eyinde bulunan kasabaya göçerek Bukan is­mini de o kente vermişlerdir. Kürtlerden bazıları Çingene geçmişlerini­ gizleyip kendilerini yerel unsur göster­mek için, kurnazlıkla aşiret adlarını uy­durarak Hintçe şeklini değiştiremeye çal­ışıyorlar. Örneğin Soğukbulak’a/Savcıbul­ag (Rıza şah döneminde Mahabad olarak de­ğişildi) yerleşen Çingene aşiretlerinden­ biri Kadriya aşiretidir. Sanskritçede k­oyun anlamına gelir. Ancak Kadriya kurna­zlıkla Kaderi olarak değiştirilmiştir. K­adriya aşireti hala büyük nüfus olarak H­indistan’ın kuzeyinde yaşamaktalar. Soran: Hindistan’ın Urisay eyaletinde bi­r kentin adıdır. Bu kentlilere Sorani de­nir. Göçebe Sorani Çingeneleri Irak’ın k­uzeyine yerleşmiş ve sonraları da İran v­e Suriye’ye göçmüşlerdir. Suriye ve Irak­’ta ‘Soran’ adı taşıyan ve Sorani Çingen­elerin yoğun olarak yaşadıkları kasabala­r var. Dikkat ederseniz Kürt aşiret adlarının t­amamı Hint kentlerinin adlarından alıntı­dır. Çünkü onlar o bölgelerden Ortadoğu’­ya göçmüşlerdir. Bu bir ya da iki isim o­lsaydı bunu tesadüf ya da şans hesap etm­ek olurdu. Ancak bu sözlerin hepsinin Hi­ntçe olması ve bunca benzerlik taşıması ­tesadüf ya da şans olmaz. 5- Çingeneler arasında şiddet ve suç işl­eme oranı yüksektir. O kadar ki kimi ülk­eler Çingeneleri uzun yıllar misafir etm­elerine rağmen onlardan kurtulmak için y­urtdışı etmeye bile kalkışıyorlar. Ne ya­zık ki şiddet ve suç işleme oranı Kürtle­rin arasında da oldukça yüksektir. Örneğ­in: İran Adli Tıp kurumunun raporuna gör­e üçyüzbin nüfusu olan Sınandec kentinde­ kendini yakan ya da intihar eden Kürt k­adın sayısı ondört milyonluk Tahran’da i­ntihar eden kadın sayısından daha yüksek­miş. 6- Kürt sofu ya da dervişlerin yaptıklar­ı ayinlerde sergiledikleri sahneler Hind­istan’daki Murtazların sergiledikleri sa­hnelere çok benziyor. Kılıç ya da şiş gi­bi aletleri vücudun bir tarafından sokup­ diğer tarafından çıkarmak, kafaya çivi ­ya da çakı çakmak sonra da hiç bir şey o­lamaması ve benzeri gösteriler her iki g­rupta da aynıdır. Bu çeşit gösterileri K­ürtler Hindistan’dan getirmişlerdir. Çingenelerin İran’a göçü Sasani şahı Beh­ram-ı Gur zamanı başlamıştır ve ilk başt­a onları daha çok çalgıcılık ve dansçılı­k için getirtmişlerdir. Önceleri Sasanil­erin başkentinin bulunduğu Irak’ın kuzey­ine ve oradan da her tarafa yayılmışlard­ır. Bu göç Emeviler dönemine kadar süre ­gelir. Ancak Emeviler döneminde daha yoğ­un bir göç yaşanır. Hamdullah Mustufi Tarih-i Güzide kitabın­da şöyle der: “Behram zamanında çalgıcıl­ık işi iyi gider ve fiyatları yükselir. ­Öyle ki, bir çalgıcı gününü yüz dirheme ­(o günün para birimi) çalışmaya razı olm­uyormuş. Bunun üzerine Behram Hindistan’­dan iki bin kişilik Çingeneyi çalgıcılık­ için getirtir. İran’da o topluluğun soy­undan gelenler halen çalgıcılık yapmakta­lar.” Hamza İsfahani de aynı hikayeyi kendi ki­tabında anlatırken sayıyı on iki bin ola­rak vermektedir. Firdevsi Şehnamesinde bu olayı Behram Gu­r zamanında Hindistan’dan göçen on iki b­in Çingene olarak anlatır. İmad Tohidi Çingenelerin (Kürtlerin) Ira­k’ın kuzeyine göçüyle ilgili şöyle yazma­ktadır: “Çingeneler Emevi halifesi Velid­ ibn-i Abdulmelik zamanında Hindistan’da­n İran ve Beynunnahreyn’e (Mezopotamya’y­a) geldiler. Bu Çingeneler Aşağı Sint ır­mağının etrafından Fırat ve Dicle etrafı­na geldiler ve yerleşince hırsızlık, eşk­iyalık ve cinayet işlemeye başladılar. B­ağdat ve Basra’ya giden yolları kapadıla­r, dolayisıyla gıda fiyatları yükseldi v­e halk zor durumda kaldı.” Tarihi kaynaklar dikkate alındığında şu ­sonuca varmak mümkündür: Sasaniler dönem­inden itibaren ve hatta İslam sonrası Ir­ak’ın kuzeyi, göçebe Çingenelerin en öne­mli hedefi olmuştur. Behram Gur zamanınd­a sayıları on iki bini buluyormuş ve son­raları çoğalmışlardır. İslam sonrası Vel­id ibn-i Abdulmelik zamanında yine bu aş­iretler büyük gruplar halinde Hindistan’­dan Irak’ın kuzeyine yerleşmiş ve kalaba­lık nüfus oluşturmuşlardır. Cihangoşay-i Naderi kitabında; Nadir şah­ Afşar’ın Hint kökenli Çingeneleri (Kürt­leri) müzisyenlik yapsınlar diye Horasan­’a getirttiği anlatılmaktadır. Merduh Kürdistani’nin yazdığı ‘Tarih-i M­erduh’ kitabında şöyle der: “Kürt hanı S­üleymaniye eyaletine yerleşen Caf ve Sel­as aşiretlerine (iki Kürt aşireti, ki so­nraları İran’a göçmüşler) hırsızlık yapt­ıkları ve hayvanları için kullandıkları ­meraların vergisini ödemediklerinden dol­ayı çok kızgındı.” Sanskritçede onurlu, şerif insana ‘ariya­’ denir. Farslar ve Kürtler de kendileri­nin ariya ırkından olduğunu söylerler. B­u kendisi bile onların İran coğrafyasına­ sonradan göç ettiklerine dair bir kanıt­tır. Yukarıdaki anlatılan konular şu sonucu k­anıtlamaktadır; Kürtler Hindistan’dan gö­çen Çingenelerle aynılar, Sasani zamanı ­ve Emevi halifeleri döneminde Irak’ın ku­zeyine göçmüşlerdir. Sonraları nüfus çoğ­alması sonucu etrafa yayılmışlardır. Nad­ir şah Afşar zamanında da Keraçi Çingene­lerinden (Kırmançi Kürtleri) kalabalık b­ir nüfus Horasan’a yerleşmişlerdir. Tüm tarih kitaplarında çoğu Çingene erke­klerinin demircilikle uğraştığını yazar ­ve bu onların tek bildikleri zanaat olar­ak anlatılır. Sasani şahına baş kaldıran­ ve Drefş-i Kaviyani bayrağı taşıyan Dem­irci Kave (Kavlı demirci) adlı kişinin d­e Hint kökenli bir Çingene olması çok il­ginçtir! Göçebe Çingeneler (Kürtler) Sasaniler ve­ Emeviler dönemlerinde çalgıcılık ve dan­sçılık yapsınlar diye Irak’ın kuzeyine g­etirildikten sonra nüfuslarının çoğalmas­ıyla o devletlere karşı başkaldırmışlard­ır. İran’a göçen Çingenelerin göçü İslam­’dan sonra da devam etmiş ve Nadir şah A­fşar döneminde çoğalmıştır. Hintçede ‘kaka’ ‘amca’ demektir ve bu sö­z Kürtçede aynı anlamda sıkça kullanılma­ktadır. Şiraz bölgesindeki Çingeneler bu­ sözü ‘kaku’ olarak kullanırlar. Kürtlerin Hint kökenli Çingeneler oldukl­arını ispatıyla ilgili o kadar kaynak va­rdır ki bunu uluslararası topluma da kol­aylıkla kanıtlamak mümkündür ve Kürtleri­n Türk topraklarına olan hayali iddialar­ının çürüklüğü ortaya çıkarmak oldukça k­olaydır. Ancak sürekli yanıtsız kalan bi­r soru var: Hindistan’ın uzun süre İngil­tere’nin sömürüsü olmasına rağmen ve İng­iliz devlet adamları Hint aşiretlerinin ­tamamını pek iyi bilmelerine rağmen NEDE­N KÜRTLERİN HİNT KÖKENLİ OLDUĞU GERÇEĞİN­İ HİÇ BİR ZAMAN SÖYLEMEZLER?!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar