MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE TÜRK DÜNYASI VİZYONU
Özet
Geçmişten günümüze "Orta Asya/Türkistan" olarak anılan coğrafya, ortak kültür, medeniyet ve etnoloji açısından kaynaklarda her zaman ilk Türk vilayeti olarak görülmüş ve bu bölgeye özel bir önem verilmiştir. Tarihi ve stratejik bir derinliğe sahip olan bu coğrafya Atatürk'ün bilinçaltındaki yerini her zaman korumuş ve bu kadim topraklar için adım adım makul-mantıklı politikalar izlemiştir. Anadolu Türkleri ile Türk dünyası arasındaki manevi bağların her zaman güçlü olması ve unutulmaması gerektiğine inanıyordu. Bu öğelerin ön saflarında yer alan milli kültür, esasen ortak bir tarih bilinciyle dil tezlerinin geliştirilmesi demekti. Atatürk, bu alanlarda yapılacak çalışmalar için iki temel etkene özellikle dikkat çekmiştir; birincisi Anadolu içinde milli bir bilincin benimsenmesi, ikincisi ise dış Türklerle dil-kültür birliğinin kurulmasıdır. Türk Dünyasının birlik düşüncelerinin temeli aslında Atatürk'ten önceki bazı önemli Türk aydınları tarafından dile getirilmiştir. Bu birlik fikri özellikle İkinci Meşrutiyet (1908) ile başlamış ve Balkan Savaşları'nda somutlaşarak o zamandan beri büyümüş ve yeni oluşumlara kapı açmıştır. Konjonktür gereği yabancı Türklerle kültürel bağ kurmayı uygun gören Mustafa Kemal, bu vizyoner düşüncenin somut dönüşünü Kurtuluş Savaşı'nda gördü. Yani Bolşeviklerle diplomatik bağlarını koparmadan hem o bölgeden hem de Türk dünyasından maddi ve manevi destek alabildi. Bu anlamda Atatürk, Türk birliği fikrini zamanla yayarak dönemin şartlarına göre hareket etmiş, özellikle ortak dil, tarih ve kültür alanındaki çalışmalarla kaybolmanın eşiğinde olan bağların yeniden canlandırılması için çaba sarf etmiştir. Bu çalışmada Atatürk'ün Türk dünyasının siyasi ve kültürel birliğine bakışı ve geleceğe altyapı oluşturmaya çalıştığı projelerin içeriği, taranan literatür ve arşivlerdeki veriler ışığında genel bir çerçevede ele alınacaktır.
Историкът проф. д-р Стоян Динков каза: „Защо да се разделим с турците? Защо трябва да се разпадаме? Всички находки в нашата история показват, че и ние сме от турски произход.” използва фразите. „ОСМАНСКАТА СПАЗИ БЪЛГАРИТЕ ОТ ИЗНИЩЕНИЕ” „Османците спасиха българите от изчезване със своите административни и социални практики“, каза проф. д-р Динков дава урок по история на онези, които напоследък са се опитвали да насилствено насилват български български граждани от турски произход. Професорът по история, който твърди, че коренните българи са от турски произход, разкрива с документи, че някои от българските царе са от турски произход и езикът, който са използвали е турски. Твърдейки, че турците и българите произхождат от един род, проф. д-р Динков заявява, че турско-българските отношения трябва да се преструктурират от гледна точка на искреност. Според Динков отражението на това върху Европейския съюз също ще бъде положително и в същото време ще осигури по-силно участие в ЕС. „БЪЛГАРСКИТЕ...
Yorumlar
Yorum Gönder