ESKİ TÜRKLERDE MUMYALAMA TEKNİKLERİ VE
KULLANILAN TIBBİ MALZEMELER
THE MUMMIFICATION TECHNIQUES IN THE OLD TURKS AND
THE MEDICAL MATERIALS USED
Sibirya-Altay bölgesi ile İskit sahasında tespit edilen Eski Türklere ait kurganlar defnedilen kişinin
cenazesinin yanı sıra çok çeşitli ve kıymetli eşyalara havidirler. Bu yapısı dolayısıyla en eski Türklerin
sosyal ve kültürel hayatının tanınmasına olanak sağlamaktadırlar. Mumyalanmış cesetlere sahip
kurganlar ise Eski Türklerin anatomisinin şifrelerini sunmaktadırlar.
Türklerin mezar inşasında ve mumyalama sanatındaki becerileri ve kullandıkları teknik
dolayısıyla cesetler gerçeğe en yakın formuyla günümüze ulaşmışlardır. Metfuna ait kıyafetler ve
mezarda rastlanılan kumaşlar da dokusunu ve renklerdeki canlılığını yitirmemişlerdir. Bu sayede Türk
mumyaları en meşhur Mısır mumyalarıyla rekabet etmektedirler.
Bunu sağlayan en önemli faktör Türklerin kurgan inşaatında iyi kurutulmuş toprağı tercih etmiş
olmalarıdır. Ayrıca cenazenin tuzlanarak defnedilmesi de her türlü çürüme ve bozulmalara engel teşkil
etmiştir. Bu yöntem üzere binlerce yıl zarfında mezarlara en ufak bir nem bile işlememiştir.
Mumyalama sırasında kullanılan malzemeler özellikle de bitkiler mumyalama tekniğinin başarılı
olmasında bir diğer etkendir. Bu bağlamda kurganlar özelindeki arkeolojik çalışmalar ışığında
Türklerde, cenazenin defin sürecine kadarki muhafaza aşaması ve mumyalama işlemleri irdelenecektir.
Ayrıca kullanılan ilaçların, bitkilerin ve uygulanan cerrahi işlemlerin cesedi muhafaza etmekteki etkisi
ve tüm bunların tıp tarihindeki yeri ve önemine değinilecektir.
Bozkırın Mumyaları
Ölüm gerçeği ile karşı karşıya gelen Eski Türkler yaşadıkları coğrafyanın şartlarına
uygun olarak kendilerine mahsus cenaze merasimleri tertip etmişlerdir. Bu merasimlerin
önemli aşamalarından biri ölünün defnedilmesi hadisesidir. Araştırmacılar tarafından defin
hadisesinin kurgulanması ancak kurganlar üzerinde yapılan arkeolojik çalışmalar ve
hazırlanan raporlarla mümkün olmuştur. Bu kurganlar, Altay kurganları, Esik Mezarları ve
bu iki kompleks içerisinde sayılabilecek Pazırık, Esik, Berel, Şiliktin, Beşşatır, Ukok, Urumçi,
Tuva bölgesi kurganları ve diğerleridir1
.
Bozkır coğrafyasında ilk mumyalanan cesetlere Altay kurganlarında rastlanmaktadır.
Örneğin Ursul vadisinde 1927 yılında Gryaznov’un gerçekleştirdiği Şibe kazılarında yaşlı bir
erkek ve çocuk cesetlerine ulaşılmıştır. Üstelik bu cesetlere definden önce bedeni iyi
muhafaza etmek düşüncesiyle birtakım işlemler uygulanmıştır. 1929 yılından itibaren Rus
arkeologlar Rudenko ve Gryaznov’ın kazılarıyla gün yüzüne çıkarılan Pazırık
Kurganlarından beşincisinde tek bir lahit içerisinde erkek ve kadın cesedi ve yine 2. kurganda
mumyalanmış bir erkek ve kadın cenazesine ulaşılmıştır (Rudenko 1970: 279-280). Erkek
ceset 50-60 yaşları arasında sağlam gövdeli, Mongoloid tipte ve saçları siyah bir şahıs olarak
tarif edilmektedir. Bir kabile lideri olduğu düşünülen ve kafasına aldığı darbelere bakılarak
savaş esnasında öldüğü tahmin edilen erkek, 40 yaşlarında uzun boylu ve zarif yapılı karısı
ya da en sevdiği cariyesi ile birlikte gömülmüştür (Çoruhlu 2016: 136).
Rus hâkimiyetindeki Altay Dağlarının güneyinde konumlanan Ukok platosunda 1990’lı
yıllarda yapılan araştırmalar neticesinde kurganlar tespit edilmiştir. Ak Alaha Kurganları
olarak isimlendirilen bu kurganlar üç mezarlık sahası olarak karşımıza çıkmaktadır. Ak
Alaha I Mezarlığında platonun iklim şartları ve eşsiz doğası sayesinde bazıları donmuş ya
da buz kristalleriyle kaplanmış mezar odalarında mumyalaşmış at kalıntıları ve bir erkek ile
bir kadın mumyası bulunmuştur. Erkek mumyanın 45-50 yaşlarında, kadın mumyanın 16
yaşında olduğu ve her ikisinin de Avrupaî hususiyetlere sahip olduğu açıklanmıştır.
İncemeler neticesinde bu mezar kompleksinin 2500 yıl önceye ait olduğu tespit edilmiştir
(Molodin- Polos’mak 2016: 111; Çoruhlu 2016: 157-162).
Yine Güney Sibirya Tuva Cumhuriyetinde MÖ. 8. ve 7. yüzyıla tarihlendirilen Arzan I
ve Arzan II kurganların İskit ya da Proto-Türklere ait olduğu iddia edilmektedir (Çoruhlu
2016: 174-177). 1968-1984 yılları arasında St. Petersburg’daki arkeologlar tarafından kazılan
Aymyrlyg mezar komplekslerinin büyük kısmı ise MÖ. 3-2. yüzyıllar arasında
tarihlendirilmiş ve İskitler dönemine ait olduğu ileri sürülmüştür. Burada iskelet yapısı
bozulmuş insan kemiklerinin yanı sıra Hun-Sarmat dönemindeki mumyalama tekniğiyle
vücudun anatomik yapısı bozulmamış cesetler de mevcuttur. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar