ULU TÜRK HAKANI ATİLLA
  Bütün dünyanın korkması için doğmuş bir adam! Tuna’dan Çin seddine kadar geniş imparatorluğun tek hükümdarı. Milleti, devleti adına dünyaya hakim olmak isteyen Büyük Hun hükümdarı Attila. Bozkırdan gelen güçle kavimleri perişan eden soyun en zirvesinde olan insan. ”Avrupa’yı yetim bırakan savaşlar tarihi” onunla yazıldı. Günaha batan Hıristiyanları cezalandırmak için Tanrı’nın gönderdiğine inanılan ve Ortaçağ batı kaynaklarında acımasızlığı nedeniyle ”Tanrı’nın Kırbacı” ve ”Tanrı’nın Gazabı” olarak tanınan lider. Bütün Avrupa’ya korku ve dehşet saçmıştır. Bir rivayete göre Attila o kadar güçlüymüş ki bütün Avrupa’da anneler çocuklarını ‘oğlum/kızım uyuyun yoksa Attila
  Attila’nın babası Avrupa Hun Devleti’nin kurucularından olan Mancuk han(Boncuk han)’dır. Attila 395 yılında doğmuştur. Amcası Rua, Attila’yı babası öldükten sonra bozkırda tek başına yaşamaya çalışırken yanına almış evlat edinmişti. Attila’yı yetiştirmiş, birlikte savaşlara katılmış, devlet yönetimini ve Hun siyasetini öğrenerek tecrübe kazanmıştır. Bir süre sonra Roma imparatorluğunun generallerinden olan Flavius Aetius’un davetlisi olarak Roma’ya gitmiştir. Burada Latince’yi ve Roma kültürünü çok iyi derecede öğrenmiş, daha sonra amcası Rua’nın ölümü üzerine geri dönerek Hun İmparatorluğuna kardeşi Bleda’yla birlikte ortak hükümdar olmuş. Bleda’nın da 445’te ölümüyle kardeşi Attila tek başına Hun hükümdarı oldu. Bleda’nın ölümünün nedeni hala tarihçiler arasında tartışılmaktadır. Ölümüyle ilgili Avrupalı tarihçilere göre Attila’yla bir liderlik düellosunda abisini öldürdüğünü iddia etmektedirler ki bu iddia Türk törelerinde olmadığı için bu düşünce sadece Avrupalı tarihçilerle sınırlı kalmıştır. Bir diğer iddia ise Attila’nın istila politikasına karşı çıktığı sıralarda kendi çadırında işlemeli bir hançerle ölü bulundu ve cinayeti kimin işlediğide bilinmediği iddia edilmektedir. Her ne kadar Bleda’nın ölümüyle ilgili çeşitli iddialar olsa da hiçbiri kesin kaynaklı değillerdir.

Reklam

Bleda’nın ölümünden sonra tamamen hükümdarlığı eline alan Attila’nın amacı Doğu Roma İmparatorluğu egemenliğini almaktı. Doğu Roma’yla yani Bizans’la birçok savaş yapmış ve sonunda Margos anlaşmasıyla Bizans’ı vergi ödemek zorunda bırakmıştır.Bu yenilgi Roma için sadece bir başlangıçtı. Attila’nın gazabını yeni hissetmeye başlamış, ülkede korku giderek büyümüştür.
Attila, yapılan antlaşmaya uymayan Doğu Roma İmparatorluğu’na karşı I. Balkan seferi(441-442)’ni başlatmıştır.Büyük akınlarla Doğu Trakya’ya kadar ilerleyen Hunlar karşısında Bizans barış istemek zorunda kalmış, yapılan yeni bir antlaşmayla Bizans’ın ödediği vergi artırılmış ve sınır kaleleri de Hunlara bırakılmıştır. Böylelikle Hunlara Balkan yolu açılmış olduyordu. Hunların Avrupa’da daha derinden hissedildiği savaştı bu. Son bir hamle yapılacak ve Attila’nın hedefi olan Batı Roma’ya karşı yapılacak seferde karşısında ikinci bir tehdit bulunmayacaktı.
I. Balkan Seferinden sonra antlaşma şartlarında öngörülen vergiyi yine ödemeyen Doğu Roma İmparatorluğu’na karşı Attila son ve büyük darbe için yeniden sefere çıktı. Hun ordularının İstanbul yakınına kadar geldiğini gören İmparatorluk barış istemek zorunda kaldı. Çaresizliğini gördüğü Doğu Roma’ya istediği şartları kabul ettiren Attila, artık yönünü asıl hedefi olan Batı Roma’ya çevirecekti.
Hunlar Doğu Roma’yı iyice kıstırmıştı. Attila hem Batı hem de Doğu Roma’nın hakimiyetini almak için çok uğraş veriyordu. Batı Roma’nın üzerine yürümek için bir neden yeterliydi ve istediği çok geçmeden elinde olmuştu. Batı Roma Imparatoru’nun kızıyla evlenen Attila, çeyiz olarak Imparatorluk topraklarının yarısını isteyince, bunu kabul etmeyen Batı Roma İmparatorluğu’nın üzerine yürüdü. 20 Haziran 451′ de dünyanın iki yarısı birbiri üzerine yüklendi. O güne kadar görülmüş en kanlı savaş oldu.Her iki tarafta büyük kayıplar vermiş, ancak Hunlar karşısında Avrupa’nın büyük gücü bile duramamıştı. Sonuç olarak Attila Roma’nın asker deposu sayılan Galya’yı işgal etmişti. Bundan sonraki ilk ciddi saldırıda bütün Roma’yı tam olarak çökertecegi kesindi. Zaferle ayrılan Attila birkez daha yenilmeziliğini ispatlamış, ününe ün katmıştı.
Bu savaştan tam bir yıl sonra dağılan ve savunmasız kalan Batı Roma’yı hakimiyeti altına almak için sefere çıkan Attila 452 yılında Po ovasına geldi. Avrupa’nın dönüm noktası olan Hun seferini durdurmak için Roma’dan yola çıkan Papa II. Leo, Attila’nın Roma’yı almasıyla Hristiyanlığın son bulmasından korktuğu için Hun hükümdarının huzuruna çıktı ve Roma için Attila’ya yalvardı. Attila’dan Roma’yı affetmesini istedi ve bütün şartlarını kabul ettiklerini belirtti. Sonuç olarak anlaşmaya göre Attila’nın hakimiyetini tanıyan Batı Roma eskisinden katla vergi vermeye razı oldu.
Günümüzde Avrupalı tarihçiler tüm bu iddiaları reddederek, Papa’nın böyle birşey yaptığına dair hiçbir delillerinin bulunmadığını savunmaktadırlar. Ve Tanrı’nın Kılıcı Attila için ‘barbar’ deme cüretini göstermektedirler.
Seferden sonra Attila Macar ovasındaki evine dönmüştü. Savaş mevsimi başlamadan önce mevcut kadınlarına bir yenisini daha katmaya karar verdi. ‘İldiko’ adında bir Cermen kızıyla evlenen Attila, gerdek gecesi ağzından ve burnundan kan boşalarak kendi kanında boğularak 453’te öldü. Ölümünün nedeni hala tam olarak bilinmese de iddialar arasında salgın hastalıklar, yeni evlendiği karısı tarafından zehirlenmesi ya da düğün gecesi çok yiyip içmesi gibi iddialar bulunmaktadır. Ne şekilde öldüğü tarihin kara sayfalarında kalan Attila’nın ölümününe çok üzülen Hunlar, saçlarını ve atlarının kuyruklarını keserek ve erkeklerde yüzlerine derin yaralar açıp, ağıtlar yakarak yas tutmuşlardır. Naaşı ipekten bir çadıra konmuş ve sevenleri son kez görmüş, saygılarını göstermişlerdir. Efsaneye göre naaşı, önce altın sonra gümüş ve sonra da bronz bir tabuta konarak Tuna’nın bilinmeyen bir yerine gömüldü. Naaşı gömenlerse orada öldürüldü.
Attila, kısa boylu küçük başlı ve çok kuvvetliydi. Son derece sert ve acımasız bir karaktere sahipti. Attila’nın görünümüyle ilgili bilgileri bizzat kendisi gören Bizanslı tarihçi Priscus Attila’yla ilgili; “Kısa boylu, geniş göğsü olan, gözleri küçük, burnu yassı ve ince grimsi sakalları olan, bronz tenli” olarak anlatmıştır. Bir Türk efsanesine göre kendisine Atlı Han’da denilirdi.
Avrupa’yı titreten Hunlu küçük adam büyük tarihler yazmıştır. Bozkırın yetiştirdiği en büyük savaşçılarından bir tanesidir. Yenilmezliğiyle Avrupa’nın korkulu rüyası olmuş, nereye sefer yaptıysa kazanmıştır. Tarihin en büyük askeri dehalarından biri olan ve Türk tarihine altın harflerle ismini yazdıran büyük lider. Yazdığı destan dolu savaşlarıyla, bilgisiyle, hayatıyla yüzyıllarda geçse namını korumuş isimdir. Attila Türk ve Macar kültüründe kahraman olarak anılır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar