,

   MACAR TÜRKOLOG VÁMBÉRY’NİN TÜRKİSTAN
SEYAHATİNDE “BÜYÜK OYUN” UN İZLERİ
_Orijinal Fotoğraflarla Birlikte_
TRACES OF “THE GREAT GAME” IN THE TURKESTAN TRAVEL OF
HUNGARIAN TURCOLOGIST VÁMBÉRY
_ Together with the Original Photos_
MDoğu ve Batı’yı birleştiren Türkistan coğrafyası, kendi kökenlerini arayan Macarlar açısından
çok önemli bir araştırma alanı olmuştur.
Türkistan’da XIX. Yüzyılın sonlarına doğru Macaristan’da Türkoloji’nin gelişme kaydettiği
dönemde, nüfuz alanları yaratmak isteyen İngiltere ve Rusya arasında bilimsel literatürde ‘’ Büyük
Oyun’’ olarak adlandırılan siyasi ve ekonomik rekabet sürüyordu.
Macaristan’da Türkolojinin kurucusu olan Macar Türkolog Ármin Vámbéry de ‘’Büyük Oyun’a
‘’dâhil oldu. Türkistan‘a seyahat ederek hazırladığı raporları, İngiltere’ye verdi. Vámbéry’nin
Türkistan seyahatnamesinde oryantalizmin izleri, Rusya’ya karşı İngiliz emperyalizmini Türkistan
konusunda desteklemesinin bir sonucu idi. Onun Türkoloji Bölüm Başkanlığını elde etmesinin ya da
Rusya’nın Panslavizm politikasına karşı Pantürkizmi ilan etmesinin geri planında İngiltere desteği
vardı. Vámbéry’ye karşı, Rusların onun Türkistan seyahatini yalanlamaları, İngilizlerin ise onu
desteklemeleri İngiliz –Rus çekişmesinin bir Macar Türkoloğun şahsında tebarüz etmesi demektir.
Bu çalışmanın amacı, henüz Macar arşiv belgelerine ve diğer Macar kaynaklarına dayanılarak
pek araştırma yapılmamış olan adı geçen konuda, büyük ölçüde bunlardan yararlanılarak,
Vámbéry’nin Türkistan seyahatinden hareketle, İngiliz Rus çekişmesinin zaman zaman da ittifakının
izleri sürülerek, Macar Türkologların Orta Asya çalışmalarıyla “Büyük Oyun ”a dâhil oldukları ve
bunun sonuçlarından İngiltere ile Rusya’nın zaman zaman ittifak yaparak yararlandıkları şeklinde
açıklanabilecek muhtemel bulguları, tarih disiplininin yöntemi kullanılarak, İngiltere ile Rusya’nın
Orta Asya politikası bağlamında değerlendirmektir.
Ayrıca Türkistan’a giden seyyahlardan kalan orijinal fotoğraflardan örnekler sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler
Macar, Türkoloji, Orta Asya, Vámbéry, Seyahat, Türkistan, İngiltere, Rusya, ‘’Büyük Oyun’.’
∗ Prof. Dr., Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, tunam10@gmail.com,,
http://orcid.org/0000-0001-6037-1039
MACAR TÜRKOLOG VÁMBÉRY’NİN TÜRKİSTAN
SEYAHATİNDE “BÜYÜK OYUN” UN İZLERİ
_Orijinal Fotoğraflarla Birlikte_
TRACES OF “THE GREAT GAME” IN THE TURKESTAN TRAVEL OF
HUNGARIAN TURCOLOGIST VÁMBÉRY
_ Together with the Original Photos_
Melek ÇOLAK∗
Gönderim Tarihi: 29.06.2018
Kabul Tarihi: 18.03.2019

14 Melek ÇOLAK
SUTAD 45
Abstract
Central Asia where connects the East and the West is a special area of research for Hungarians
looking for their origins. In Central Asia, towards the end of the 19th century, in the period when
Turkology developed in Hungary, the political and economic rivalry between the Great Britain and
Russia, which wanted to create areas of influence in Central Asia, was called the "Great Game" in the
scientific literature.
Ármin Vámbéry, who was the founder of Turcology in Hungary, also got involved in the Great
Game. During his visits to Central Asia, he prepared reports and gave these to England. Traces of
orientalism in Vámbéry’s Central Asia Travel Book were the result of his supporting British
imperialism against Russia in Central Asia. The reason behind his acquiring the Chairmanship of
Turcology Department or declaring Pan-turkism policy against Russia’s Pan-slavism was there the
support of England. Vámbéry established the foundation of Turcology education in Hungary by
systematizing Turkic dialects in the Central Asia and while his travels to Central Asia were denied by
Russians and supported by the English, which shows that English-Russian rivalry found a body in a
Hungarian Turcologist.
The purpose of the current study is to explore the traces of the conflicts and sometimes
agreements of Britain and Russia on the basis of Vámbéry’s travels to Central Asia by using the data
found in the documents from Hungarian archives and sources and to evaluate the involvement of
Hungarian Turcologists in the “Great Game” and how Britain and Russia benefited from their
findings by using the method of the discipline of History within the context of the Central Asian
policies of Britain and Russia.
Moreover, samples of the original photos remaining from travelers visiting Turkestan will be
presented.
Keywords
Hungarian, Turcology, Central Asia, Vámbéry, Travel, Turkistan, England, Russia, ‘’Great
Game’’.

15 Macar Türkolog Vámbéry’nin Türkistan Seyahatinde “Büyük Oyun” Un İzleri
_Orijinal Fotoğraflarla Birlikte_
SUTAD 45
GİRİŞ
Türkler ve Macarlar arasındaki bağlar uzun bir tarihi geçmişe dayanmaktadır. Tarihin en
eski devirlerinde başlayan bu ilişkiler daha sonra V. ve IX. yüzyıllar arasında Türkler tarafından
kurulan imparatorluklar içinde gerçekleşmiş; bu yüzden Yunan, Latin ve İslam kaynakları
Macarları “Türk” olarak adlandırmıştır. IX. yüzyıl sonlarında Macaristan’a gelip yurt tutan
Macarların, 1000 yılında Hıristiyanlığı kabul edip Avrupa’ya entegre olmaya çalıştıkları süreçte
ve sonrasında dahi Peçenek, Uz, Kuman gibi Türk kavimleriyle ilişkileri devam etmiş, nihayet
ardından 150 yıldan fazla sürecek olan Osmanlı hâkimiyeti dönemi gelmiştir (Çolak 2012: 527-
528). Bu ilişkiler Macarların, kökenleri, eski tarihleri ve XIX. yüzyıla kadar devam eden
serüvenleri ile Türk dünyası ile çok yakından ilgili olduklarını göstermektedir (Baştav 2006: 5)
I. Macaristan’da Doğulu Oluş Geleneği ve Asya’ya Bakış
Türk dünyası ile köklü tarihi bağlantılar nedeniyle (Çolak 2012: 527-528) Macarlar açısından
“Doğu” hiçbir zaman sadece coğrafi bir kavram olmadı. Macarların bilincinde “doğudan gelmiş
olmak” vardı (Macaristan’dan Olgular 2014: 1). Orta Avrupa’da Tuna-Tisza ırmakları arasındaki
topraklara gelişlerinden itibaren Alman ve Çek, Slovak, Leh, Rus gibi Slav ulusları arasında
kaldıklarından dil ve kültür bakımından farklı olduklarının bilinciyle yalnızlıklarını unutmak
için uzak geçmişlerine yönelme ihtiyacı hissettiler. Osmanlıların Macaristan topraklarından
çekilmesinden sonra Habsburg hâkimiyetine giren Macarlar, Alman baskısı karşısında çareyi
eski tarihlerine sığınmakta buldular. Hıristiyanlık öncesi Macar tarihiyle ilgili edebi eserler
verdiler. Macarların paganlık devri kroniklerinden başlayarak doğu kökenli olma geleneği,
romantik çağın başlangıcı olan XVIII. yüzyıl sonunda doğuya ilişkin konular Avrupa’da sanatın
her dalında moda olunca, Macaristan’da eski anayurdu arayan özel bir oryantalizm oluşturdu.
Bilimsel alanda olduğu kadar sanat ve edebiyatta da kendini gösteren bu akım içinde Doğulu
halk olma düşüncesi Macar oryantalizmini Batıdan farklı kıldı (Çolak 2012, 531). Macarların
kendi dil ve tarihlerinin Doğulu kökenlerine gösterdikleri ilgi önemli araştırmalara yol açtı
(Oral 2004: 111). Böylece tarihi süreç içinde Avrupa milletleri arasında Türklükle yoğrulmuş
olan Macarlar Türkolojinin de Macaristan’da ortaya çıkmasını sağladılar. Eski ilişkilerin varlığı
Türkolojinin Macaristan’da “milli bir ilim dalı” sayılmasına neden olarak, milli kültürün ortaya
çıkarılmasında gerekli bir ilim dalı haline geldi. Türklerle ilgili bilgilerin bilimsel bir yaklaşımla
incelenmesinin başlangıcı Osmanlı egemenliği dönemine kadar giderse de Macar Türkoloji
etüdleri XIX. yüzyıldaki uzun bir gelişmenin sonucu ortaya çıktı. Bağımsız bir dal ve bilimsel
bir ekol olarak doğuşunun kaynak ve kökenleri XIX. yüzyılda Macar tarihinin millileşme ve
yenileşme devresinde cereyan etti. XIX. yüzyıl ortalarından itibaren çeşitli ekoller, araştırmalar
ortaya çıktı (Çolak 2012: 528-529).
Doğulu oluş geleneği Macaristan’da Türkolojiden başka Turancılık düşüncesini ortaya
çıkardı (Çolak 2012: 531). Avrupanın emperyalist politikalarının yoğun olarak etkisini
gösterdiği bir zaman diliminde, bu eksende panturanizm tabirinin uzak anayurt ideali
anlamında kullanılışı 1839’a kadar çıkmaktadır (Vurucu 2011: 13). İlk önce İran’a ait Turan
adlandırmasını 1839’da Orta ve Güney Doğu Asya’daki Türk topluluklarını tanımlamak için
kullanan Macarlar köken ve dil araştırmalarına girişmelerinin bir sonucu olarak uzaktaki
yurtlarına “Turan” adını verdiler. Avusturya-Macaristan Monarşisinin güç kaybetmeye
başlamasına karşılık Panslavizm ve Panturanizmin yayılması, Batı’ya duyulan güvensizlik
Macaristan’da Turancılık düşüncesini olgunlaştırdı (Çolak 2017: 462).
Macarların Türkoloji çalışmaları ve Turancılık bağlamında ele aldıkları coğrafyalardan biri
16 Melek ÇOLAK
SUTAD 45
Orta Asya idi. Doğu ve Batıyı birleştiren Orta Asya, kendi köklerini arayan Macarlar açısından
çok önemli bir bölge olarak araştırmalara konu oldu (Çolak 2017: 463). Bu araştırmaların
gelişme kaydettiği XIX. yüzyıl, milli kimlik ve dil meselelerinin çözümlenmeye çalışıldığı
reform çağını temsil ediyordu. Macarların kökeninin Orta Asya’da olduğuna inanan Habsburg
karşıtı entelektüeller Macar Bilimler Akademisi’ni kurarak Orta Asya’ya giden seyyah ve
kâşifleri desteklediler (Marácz 2010: 123-124).
Bu dönemde Orta Asya ile ilgilenen sadece “ırksal akrabalarını doğuda arayan, toplumsal ve
kültürel ilişkiler nedeniyle kendilerini doğuya bağlı hisseden” Macarlar (Turán 1918: 514-515) değil,
1800’lü yılların başından itibaren potansiyel bir düşmana karşı konumlarını güçlendirmek ve
ticaret imkânlarını geliştirmek için Orta Asya’da siyasi nüfuz peşinde koşmaya başlayan
İngiltere ve Rusya idi (Sabol 2002: 587).
II. “Büyük Oyun” ve Orta Asya’da Macar Araştırmacılar
XIX. yüzyıl boyunca İngiltere ve Rusya’nın Orta Asya’nın kontrolünü ele geçirme
konusunda birbirleriyle ciddi ve karmaşık bir mücadelenin içinde olduğu ifade edilmektedir
(Sabol 2002: 587). 1820’lerde İran ve Buhara’da seyahat eden Yüzbaşı Arthur Conolly tarafından
kullanıldığı düşünülen, 1840’lara gelindiğinde Orta Asya’daki hâkimiyet mücadelesi için
kullanılan (Sabol 2002: 594) ve “büyük oyun” olarak isimlendirilen “bu mücadelede” uluslararası
alanda ve içeride prestijin korunmasıyla ve yayılma ile ilgilenildi (Sabol 2002: 587). Thierry
Zarcone’un deyimi ile “Ruslar Orta Asya’ya girdi ve “büyük oyun” başladı. Bu diplomatik savaşta,
nüfuz alanları yaratmak ve Orta Asya Hanlıklarındaki pazarları ele geçirmek için Rus Çarlığı, Büyük
Britanya kapıştı (Zarcone 2013: 7). Bu, “siyasi ve ekonomik rekabet üzerinde şekillendi.” (Zarcone
2013: 9). Alaaddin Yalçınkaya’ya göre “büyük oyunu’’ayakta tutan karşılıklı İngiliz-Rus
hesaplaşmalarına dayanan paslaşmalar” (Yalçınkaya 2006: 5) gerçekte böyle bir “rekabetin”
olmadığını gösteriyordu (Yalçınkaya 2006: 333). İngiliz ve Rus diplomasileri genellikle Orta
Asya’da ve özel olarak Türkistan’da XIX. yüzyılın ortasından beri kendi çıkarları için karşı
karşıya durup, kendi egemenliği için çalışsalar da aralarında silahlı bir hesaplaşma olmadı.
Fakat diplomatik düzeyde “ağız kavgası” devam etti. “Bazen bir savaşın eşiğine kadar gelindi ise de
biri diğerine oyun oynadı ve bazen de anlaşma yapıldı. Her iki devlet de birbirlerinin Orta Asya
hakkındaki fikirlerini izleyerek davranışlarını dikkatle gözledi.” (Hayit 2004: 118-121).
Böylece Türkistan XIX. yüzyılın başlarından itibaren Rusya ve İngiltere tarafından istilanın
ön hazırlıkları için araştırmalara konu oldu. Çeşitli yollarla gelen Batılılar aynı zamanda
bölgenin siyasi, ekonomik ve stratejik özelliklerini belirlemek için ajan fonksiyonlarını icra
ettiler (Yalçınkaya 2006: 39). Çünkü Orta Asya’nın denetimini ele geçiren, olağanüstü bir ticari
pazara sahip olacaktı. Askeri ve ekonomik istihbarat faaliyetleri baş başa ilerledi. ‘’Büyük
oyunun’’ aktörlerinin Orta Asya ile ilgili raporları ya da seyahatnameleri askeri, ekonomik ve
toplumsal açıdan bilgi sağladı (Zarcone 2013: 9). Bir diplomatik misyonla gizlenen 1820 tarihli
ilk Rus “bilimsel” keşif gezisinden (Zarcone 2013: 8), İngilizlerin gönderdiği Alexander Burnes’e
ya da Hindistan ile Buhara Hanlığı arasında ticaret yapılması imkânını araştırmak üzere bu
hanlığa gitmeyi teklif eden İngiliz ajan William Moorcroft’a kadar (Sabol 2002: 589) pek çok kişi
bu görevi yerine getirdi. Artık eski dönemlerden beri yolu Asya’ya düşen seyyahların tersine
(Vatansever 2011: 210-212) donanımlı ve amacı belirlenmiş seyyahlara doğru bir değişimin söz
konusu olduğu belliydi (Doğan 2008: 191). İngiliz Coğrafya Cemiyeti ya da Çarlık Coğrafya
Cemiyeti gibi Avrupa’daki birçok bilim cemiyeti her türlü keşif gezisini teşvik ettiler (Zarcone
2013: 10).
Macarların doğuya yönelik ilgisi de (Macaristan’dan Olgular 2014: 1) onları doğal olarak,
üzerinde “büyük oyunun” oynandığı coğrafyaya çekti. Bunlardan birisi Macarların Hun
kökenini araştırmak için Orta Asya’ya seyahat etmiş olan Macar bilim adamı Sándor Csoma

17 Macar Türkolog Vámbéry’nin Türkistan Seyahatinde “Büyük Oyun” Un İzleri
_Orijinal Fotoğraflarla Birlikte_
SUTAD 45
Kőrösi (1748-1842) idi. Kőrösi Kaşmir sınırında 16 Temmuz 1822’de Himalayalar, Tibet ve Orta
Asya’ya geziler gerçekleştiren İngiliz ajanı William Moorcraft ile karşılaştı. ‘’Büyük oyunun’’
uzak görüşlü bir oyuncusu olan Moorcraft onu Tibet dilini incelemeye sevketti. İngilizler adına
Tibet’te lama manastırında yıllarını harcayarak Tibetçe gramer kitabi ve sözlüğünü hazırladı.
Böylece “büyük oyuna” dâhil olan ilk Macar bilim adamı oldu (Ligeti 2011: 179-180; Marácz 2010:
124-125).
İkincisi ise Türkolog Ármin Vámbéry (1832-1913) idi (Marácz 2010: 140).
III. Büyük Oyun ve Macar Türkolog Ármin Vámbéry
Çocukluğu yoksulluk içinde geçen ve Yahudi olması nedeniyle dışlanmanın acısı ile
büyüyen Árminius Vámbéry doğunun cazibesine kapılanlardan biri idi (Öke 1991: 12-16;
Árminius Vámbéry Bir 2011: 11-12). Macar dili ve Türk lehçeleri arasında var olduğunu
düşündüğü akrabalık derecesini belirlemeyi, dilinin köklerini araştırmayı hedefleyen ve bunun
çözümünün Orta Asya’da bulunduğuna inanan genç Vámbéry (Zarcone 2013: 41-43; Árminius
Vámbéry Bir 2011: 13), 1857 yılında Baron József Eötvös’ün maddi desteği ile gittiği uzun
İstanbul ikametgâhı sırasında doğulu bir kimliğe büründü, ön hazırlık yaptı (Kovács 2001: 14).
Vámbéry’nin gerçek kimliğini ve Orta Asya’ya bir geziye hazırlandığını İstanbul’da iken Rus
Sefiri, Osmanlı Devleti’nin Peşte Sefiri Şekip Efendi’ye bildirdi. Peşte Sefiri de Rus Sefareti’nin
Vámbéry’nin faaliyetiyle meşgul olduğunu İstanbul’a iletti. Hariciye Nazırı Fuat Paşa’nın Rıfat
Paşa’ya verdiği bilgiye göre Vámbéry’nin İngilizler hesabına ve kendi namına da hareket etmesi
muhtemeldi (Kutay 1998: 9-10). Osmanlı dostları sayesinde Osmanlı Devleti’nin Tahran
Büyükelçisi Haydar Efendi’ye yazılan tavsiye mektubu, diğer referanslar ve Osmanlı Pasaportu
ile Reşit Efendi adıyla Ocak 1863’te Tahran’a gelen Vámbéry’ye (Kutay 1998: 13; Zarcone 2013:
44-45; Árminius Vámbéry Bir 2011: 18) İngiltere’nin İran Büyükelçisi Charles Allison, “bu
tehlikeli yolculuğu başarı ile tamamlayabildiği takdirde İngiltere’de tüm kapıların kendine
açılabileceğini” belirtti (Öke 1991: 21). 28 Mart 1863 tarihinde derviş kılığında, bir hacı kafilesi ile
Tahran’dan hareket eden “sahte derviş” (Vámbéry 2000: 512), yaklaşık bir devam eden gezisi
sırasında hanlık merkezleri olan Hive, Buhara ve Semerkant’a uğradı. (Bkz.Ek.1,2,3,4,5,6.)
Semerkant’tan Herat’a ve oradan Tahran’a geçerek yolculuğunu tamamladı (Árminius
Vámbéry Bir 2011: 18). Bu yolculuk sırasında kendi ifadesiyle “garip ve dikkate değer tesadüfler”
olmuştu (Kutay 1998: 76). Örneğin Herat’tan Tahran’a giderken Şahrud’da pamuk ve keten
almak üzere bekleyen ve yanında ünlü Kafkas adlı ticaret şirketinin temsilcisi bir Rus da
bulunan, Birminghamlı bir İngiliz”e “rastlamıştı” (Árminius Vámbéry Bir 2011: 223). ‘’Sahte
dervişin’’ İngilizlere rastlaması gezisi boyunca eksik olmamıştı. Diğer yandan sık sık Rus
baskısından yakınan Vámbéry’nin (Kutay 1998: 77) İngilizlere ‘’tesadüf etmesi’’,“Herat’ta İngiliz
subaylarına rastlayabileceği umudu” (Árminius Vámbéry Bir 2011: 217), Meşhed’e varınca
“ziyarete” dönüşmüştü. Burada İngiliz Miralay Dulmaz’la görüşen Vámbéry (Árminius
Vámbéry Bir 2011: 222-223; Zarcone 2013: 64), Macar Bilimler Akademisi El Yazmaları
Arşivi’nde kayıtlı olan ve Meşhed’den József Budenz’e yazdığı Kasım 1863 tarihli mektubunda
“yolculuğun büyük tehlikeler ve inanılmaz yolculuklarla geçmesine rağmen hedefe yarı yarıya ulaştığını”
belirtmektedir (MTA, K, 1863: Ms 5450/220). Seyahatini genelde bir taraftan gizemli bir
dünyada büyük badireler atlatarak gizlice gerçekleştirmek, diğer taraftan peşinde bir casuslar
ordusuna rağmen gerçek kimliğinin su yüzüne çıkmayarak, başarıyla tamamlamış olması gibi
olağanüstü öğeler üzerine oturtan Vámbéry (Vámbéry, 2000: 517), Tahran’a geldiğinde
Budenz’e yazdığı 5 Şubat 1864 tarihli mektubunda şöyle demektedir (MTA, K, 1864: Ms
5450/221):
18 Melek ÇOLAK
SUTAD 45
“Herkesin amacı Orta Asya’ya ilişkin olarak topladığım siyasal ve istatistikî verileri elde etmek.
İkimizin arasında kalsın ama ben bu verileri İngiliz Hükümetine teslim etmeyi uygun buluyorum. Ve
gelecek ilkbaharda Peşte üzerinden yanımda resmi referans mektupları ile birlikte ilgili makamlarla bir
araya gelmek üzere Londra’ya gideceğim. Orada özellikle de Orta Asya ile yakından ilgilenen ve
duyduğuma göre elde ettiğim deneyimlerin çok ilgisini çekeceğini düşündüğüm veliahtla bir araya
geleceğim.”
9 Haziran 1864’te gittiği Londra’da törenle karşılanan Vámbéry (Kovács 2001: 14),
Türkistan’a ilişkin notlarını İngiliz Coğrafya Kurumu’na teslim etti (Árminius Vámbéry Bir
2011: 19). Vámbéry’nin mektubundan Londra yolculuğunun “önceden planlanmış bir davet”
olduğu anlaşılmaktadır (MTA, K, 1864: Ms 5450/222). Vámbéry 1864 ve 1865’te Paris ve
Londra’da, sonra da bütün dünyada meşhur oldu. 1864’te Londra’ya geldiğinde başarılarıyla
ilgili söylentilerin oraya kendinden önce ulaştığını ve yayıncıların ne yazarsa basmaya hazır
olduklarını gördü (Zarcone 2013: 68). Paris’te Fransızların yolculuğun kendisinden çok onun
yolculuk etme biçimi ve derviş kılığına girmesi ile ilgilendiklerini fark etti (Zarcone 2013: 70).
Neredeyse aynı anda dört uluslararası dilde (İngilizce, Almanca, Rusça, Fransızca) ve Macarca
olarak yayınlanan Orta Asya Seyahati (Közép Ázsiai utazás) Vámbéry’nin kişiliğini efsaneleştirdi
(Kovács 2001: 15). Onun Asya’da elde ettiği bilgilerin İngiltere nezdinde ve uluslararası
alandaki değeri de bu efsaneyi zenginleştiren bir etken oldu (Kovács 2001: 18). Daha
Türkistan’dan döner dönmez Macar basınında çıkan haberlere bakılırsa Vámbéry efsanesinin
nasıl dallanıp budaklandığı anlaşılır (Vasárnapi Ujság 17.07.1864: 293; Goldziher 1984: 32-33).
Öğrencisi Ignác Goldziher, günlüğünde, Türkistan’dan dönünce onun hakkında bir reklam
kampanyası başladığını ifade etmektedir (Goldziher, 1984: 32-33). Lajos Ligeti Vámbéry’nin bu
ününü “İngilizlerin verdiği özel göreve ve dünyayı kaplayan İngiliz reklamına” bağlamaktadır (Ligeti
2011: 187). Öyle ki Macar basınında yer alan derviş kıyafetli Vámbéry fotoğrafının Londra’daki
bir fotoğraf stüdyosunda çekildiği ortaya çıkmıştır (Kovács 2001: 11-12). Vámbéry’nin daha
Londra’ya gitmeden, yolda Tahran’dan József Budenz’e yazdığı 5 Şubat 1864 tarihli
mektubunda, “magazinsel haberler kategorisine giren bu yolculuğunun Londra’da büyük gürültü
koparacağını” (MTA, K, 1864: Ms 5450/221) belirtmesi, onun beklentisinde haklı çıktığını
göstermektedir. Arkadaşı Áron Szilády’ye Peşte’den yazdığı 29 Aralık 1864 tarihli mektubunda
ise İngilizlerin reklam kampanyasından oldukça memnundur (MTA, K, 1864: Ms 4453/66).
Şöyle ki:
“Daily News ile Advertiser beni göklere çıkarmakta ve ziyaretimle İngiltere’yi onurlandırdığımı
yazmaktalar! Gereksiz bir tütsü gibi, ama olsun övgüler İngiltere’den olunca iyi gidiyor!...”
İngilizlerin yoğun kampanyasının yanında eleştiriler de birbirini izledi. Öğrencilerinden
(Zarcone 2013: 70), kendisini ‘’sahtekâr ilan eden’’ Katolik kilisesine kadar (Kovács 2001: 28)
eleştiri çemberinin genişlediği görülmektedir. Ruslar da İngiliz ajanı Vámbéry’ye (Marácz 2010:
140) eleştiri oklarını yönelttiler. Bu bir bakıma “büyük oyunun” Vámbéry’nin şahsında tebarüz
etmesi demekti.
S.Z. Minnulin’in “Vámbéry Ármin és 20. szazád eleji tatár értelmiség” (Ármin Vámbéry ve 20.
Yüzyıl Başlarında Tatar Entellektüelleri) adlı makalesinde belirttiğine göre,Vámbéry için
çoğunlukla “şarlatan” ve “Rusfobik” ifadelerini kullanan Rus basını sistemli olarak Vámbéry’nin
İngiliz dostu oluşuna dair beyanlarını eleştirdi. Ona göre Çar’a bağlı baş sansürcü Türkolog
V.D. Simirnov “Şarlatan Vámbéry” ifadesini kullandı (Minnulin (Kazány) 2005: 114). Eugene
Schuyler’in Türkistan Seyahatnamesi’nin İngilizce yayımlanan aslında, kitaba ek olarak
Vámbéry’nin yazdığı Buhara Tarihi’ni ele alan Grigorief, eseri yerden yere vurmaktadır
(Schuyler 1877: 360-389). Seyahatnamenin yazarı Schuyler ise Vámbéry tarafından yazılmış olan
kitapları ’’değersiz”bulduğunu ve Vámbéry’nin “gerçekten orada olup olmadığına karar

19 Macar Türkolog Vámbéry’nin Türkistan Seyahatinde “Büyük Oyun” Un İzleri
_Orijinal Fotoğraflarla Birlikte_
SUTAD 45
veremediğini” açıklamaktadır (Schuyler 1873: 431). Burada 12 Mart 1874 tarihli New York Times
gazetesinin “Schuyler’in olaylara Rus nazarından baktığını” kaydetmesi önemlidir (Schuyler 1874).
Vámbéry daha Londra’daki görkemli karşılama sırasında da “gerçek varlığından kuşku
duyulduğunu, sahtekâr bir bilim adamı yerine konulduğu gerçeğiyle yüz yüze geldiğini’’itiraf etmek
zorunda kalmıştı (Kovács 2001: 15).
O cevabı anılarında vermektedir (Sebestyen 1913: 325):
“Ben gerçekten her şeyim ama bilim adamıdeğilim. Ve sözcüğün bilinen anlamında olamazdım da.
Bir ön hazırlığım, öğrenimim ve mizacım olmadığı için olamazdım da...”
Burada “herşey” sözcüğünün içine Sándor Kovacs’ın Batu Kan Pesti Rokanai(Batu Han’ın
Peşteli Yakınları)adlı eserindeVámbéry için yaptığı tanımın bütün ögeleri girmektedir (Kovács
2001: 7).
“Doğu araştırmacısı, türkolog ve Seyyah, “sahte derviş”, yayımcı, deneme yazarı, gizli dış politika
ara bulucusu, danışman, dil bilgini, çevirmen ve tarihçi, resmi belgesi ve üniversite diploması olmayan
bir profesör, henüz yaşadığı dönemde Macar bilim tarihinin dünya çapında üne kavuşmuş bir kişiliği.”
Bu tanımlardan bir tanesi şüphesiz çok önemli idi. İngilizler sayesinde üne kavuşan
Vámbéry (Ligeti 2011: 187), Türkistan seyahatini tamamladıktan sonra 1865 tarihinde Peşte
Üniversitesi’nde önce eğitmen sonra da 1870 yılında Doğu Dilleri Kürsüsü’nde normal öğretim
üyesi olarak görevlendirildi (Kovács 2001: 14). Böylece dünyada ilk Türkoloji kürsüsü bu atama
ile kurulmuş oldu (Macaristan’dan Olgular 2014: 12). Vámbéry’nin Tahran’da iken görüştüğü
İran Büyükelçisi Charles Allison’un daha seyahat başlamadan “İngiltere’de tüm kapıların
kendisine açılabileceğini” söylemesi (Öke 1991: 21) boşuna olmasa gerek. Siyonizmin ünlü lideri
Theodor Herzl’le görüşmesi sırasında Vámbéry ’nin “Macaristan’daki öğretim üyeliğinin
göstermelik olduğundan” söz etmesi herşeyi açıklamaktadır (Árminius Vámbéry Bir 2011: 11).
Macaristan’da Türkolojinin Macarların ulusal kimliklerini yoğun bir şekilde araştırmaya
giriştikleri bir dönemde kurulmuş olması gibi (Oral 2004: 111), Türkolojinin emperyalist
aşamada ortaya çıkması da önemlidir (Oral 2004: 109). Çünkü Vámbéry, Orta Asya Türk
lehçelerini bir sisteme oturtup, Türkoloji eğitimini temellendirmekte hizmetleri geçse de
(Macaristan’dan Olgular 2014: 10) İngiliz emperyalizmi hesabına faaliyet göstermiştir. Rus
kolonyalizmi Türklerin yaşadığı bölgelere yayıldıkça, İngiltere ve Fransa’nın Ruslara yanıtı
Turancı akımları güçlendirmek ve Türkoloji kurmaya yönelmek oldu (Oral 2004: 109). Bütün
Türklerin siyasi birliğini savunma teklifinin sahibi olan Vámbéry bu açısından da incelenmesi
gereken bir şahsiyettir (Yalçınkaya 2006: 300). XIX. yüzyıl sonları ile XX. yüzyıl başlarında
İngiltere’nin, Rusların Asya’da ve Balkanlarda yayılmasını engelleyeceğini düşündüğü ve
destek verdiği ‘’Panislamist hareketler ile (Dündar 2011: 149) Pantürkistler arasında hemen hemen
bütün kaynakların bir fark olmadığını belirttiği, çünkü Türklerin hemen hemen tamamının Müslüman
olup, Müslümanların %80’inin Türk olduğunu ve Siyonistlerin Yahudi asıllı Türkologlar vasıtasıyla
maksatlı propagandalar gerçekleştirdiği’’ yönündeki açıklamaları ile birlikte ele alındığında
(Yalçınkaya, 2006: 296-297) ve Batılı Türkologlar içinde Yahudi kökenli Türkologların dikkate
değer ağırlığı (Oral 2004: 128) esas alındığında, bu meselenin daha ilginç hale gelmesi
kaçınılmazdır.
Diğer ilginç bir nokta Macaristan’da Türkoloji kurulduğu yıl (Macaristan’dan Olgular 2014:
12) Macar dilinin Türk kökenli olduğunu savunan Vámbéry ile Fin-Ugorlara dayandığını
savunan József Budenz’in öncülüğünde ortaya atılan tezler çerçevesinde devameden ve “UgorTürk Savaşı” olarak adlandırılan dil tartışmalarında Macarların Türk kökenli olduğunu savunan
20 Melek ÇOLAK
SUTAD 45
Vámbéry’nin bir süre sonra Pantürkizm düşüncesini ortaya atmasıdır.1 Bu bağlamda László
Marácz’a göre daha sonra İngiltere ‘’Ugor-Türk Savaşı’ndan’’ çok kazanımlar elde etti (Marácz
2010: 148). Macarların Habsburglara karşı verdiği 1848-1849 özgürlük mücadelesinin bir
devamı olan ve bu sefer Macar kimliği üzerinde verilen “Ugor-Türk Savaşı”nda Macar kampının
destekçilerinden bazıları Orta Asya’da güç elde etme yönünde İngiltere ile Rusya arasındaki
‘’büyük oyunun’’ oyuncuları haline geldiler. Bu oyuna dâhil olmaları, onların Orta Asya ve
Türkler hakkında yapmış oldukları çalışmaların doğal bir sonucu idi (Marácz 2010: 151-152).
İngiliz sömürgesi Lahor’da iş bulan ve büyük oyunu bir kaşif ve arkeolog olarak oynayan Aurel
Stein (Marácz 2010: 148) ve Vámbéry, Rusları Macar özgürlük mücadelesinin ve liberal politik
gelişmelerin engelleyicisi olarak gören bakış açısı ile İngilizlerin tarafında yer aldılar (Marácz
2010: 152). Bu bakış açısının kökenleri 1848’de 16 yaşında bir genç olan Vámbéry’nin Rus
işgaline ve zulmüne tanık olmasına dayanıyordu. O,Küzdelmeim (Mücadelelerim) adlı yapıtında
“İngiliz basınında en ateşli Rus karşıtı yazarlardan biri haline gelmesine sebep’’olarak bunu
göstermektedir (Kovács 2001: 10). Türkistan seyahatini tamamlayıp Tahran’a dönünce
Tahran’daki Rus Büyükelçisi Von Giers’in “tecrübelerini Romanofların hizmetine sunduğu takdirde
kendisini Rusya’da çok parlak bir gelecek vaadine karşılık, teklifi reddetmesi, Rusya’ya duyduğu
düşmanlığa” bağlanmaktadır (Öke 1991: 26; Árminius Vámbéry Bir 2011: 18). 17 Temmuz 1892
tarihli New York Times gazetesi de “Vámbéry Rusya’dan Nefret Ediyor”( Vámbéry Hates Russia)
başlığı altında, “Afganistan’da yaşanan sorunları Rus komplolarına bağladığı yönünde” açıklamada
bulunmaktadır (The New York Times 17.07.1892: 6). Rus karşıtı, İngiliz dostu, ısmarlama ve
ustaca raporlarıyla İngiltere ve Avrupa’ya hizmetlerde bulunan Vámbéry’nin (Kovács 2001: 18)
Trans-Hazar hattının açılışına katılma isteğinin reddi de bu karşıtlık nedeniyledir (Zarcone
2013: 139). Fakat Vámbéry’nin topladığı bilgiler tüm Batılı ülkelerle birlikte Ruslar için de
büyük önem taşıdığı için, Türkistan seyahati ile ilgili eseri çıktıktan sonra St. Petersburg’da
Rusçaya çevrilmiş hatta Türkistan’da okunmuştur (Zarcone 2013: 68). Böylece Vámbéry,
Charles Marvinle birlikte “büyük oyun” konusunda en çok okunan yazarlardan biri haline
gelmiştir (Zarcone 2013: 70). “Büyük oyunda’’Vámbéry’nin İngilizlerin tarafında yer almasının
sebeplerinden biri de bir “medeniyet tartışması” idi. Vámbéry “ İngilizler ile kıyaslandığında
Rusların doğuya daha az medeniyet getirdiğine inanmaktaydı.” (Marácz 2010: 140). Bu durum hem
Vámbéry’nin eserlerindeki oryantalizmin izlerine (Zarcone 2013: 118-119; Árminius Vámbéry
Bir 2011: 90-93, 99-100, 136-138; MTA, K, 1863: Ms 5450/220; Sárközy 2013: 935) hem de Rus
karşıtlığına bir ölçüde açıklık getirmektedir (Árminius Vámbéry Bir 2011: 19).
Oryantalizmin genel anlamda Batı emperyalizminin işini kolaylaştırmak için yapılan
bilimsel, kültürel, sanatsal ve siyasi çalışmaların genel adı ( Çetin 2014: 8), oryantalistlerin
şarkiyat yani doğu araştırmaları alanında çalışan batılı bilim adamları (Sibai 1993: 12) ve
sömürgeci politikacının doğu danışmanı (Çetin 2014: 115) olduğu göz önüne alınırsa;
Vámbéry’nin oryantalizminde vurgulama farkı bulunsa da (Árminius Vámbéry Bir 2011: 17),
“Türk halkının gelişiminin bir Avrupa egemenliğinde tamamlamasını ve bu görev için İngilizlerin uygun
olduğunu” savunması (Cocco 1983: 35) Doğu hakkında Batıya hizmet eden bir anlayışın ürünü
idi. Fakat İngiliz muhibbi ve Hindistan İmparatorluğunun savunucusu olan Vámbéry’ye
1864’te Rus tehdidinden söz ettiğinde yeterince kulak verilmemiş, 1885’te tekrar Londra’ya
geldiğinde Merv sahasının direniş göstermeden düştüğü ve Rus birliklerinin Afgan sınırına
doğru düzenli bir şekilde ilerlediği öğrenilince Vámbéry dikkatle dinlenmişti (Zarcone 2013: 69-
70).
Sultan II. Abdülhamid’in de ajanı olan Vámbéry’nin uzunca bir süre gösterdiği çabaya
karşın İngilizler geleneksel politikalarından vazgeçip Rusya ile birlikte Türkiye’yi paylaşma
1 Ayrıntılı bilgi için bkz. (Çolak, 2012: 531-534).


21 Macar Türkolog Vámbéry’nin Türkistan Seyahatinde “Büyük Oyun” Un İzleri
_Orijinal Fotoğraflarla Birlikte_
SUTAD 45
stratejisini benimsediler (Árminius Vámbéry Bir 2011: 11-15). Hemen hemen aynı dönemde
Türkiye’nin doğusunda da paylaşma planları devam etti. Daha 1850’lerde Rusya’nın
Kafkaslardaki yayılmacı hareketlerini müsamahayla karşılayan İngiltere, Türkistan’ı Rusya’nın,
Hindistan’ı kendisinin kabul ederek (Yalçınkaya 2006: 346-347) Rusya ile bu konuda yapılan
anlaşmalardan tatmin olup (Yalçınkaya 2006: 111-112, 346-347), Rus ilerleyişinde müdahale
etme konusunda isteksiz davranıp (Yalçınkaya 2006: 398), Türkmenleri Rusya karşısında yalnız
bırakarak (Yetişgin 2002: 604; Yalçınkaya 2006: 339; Hayit 2004: 119) ve “ustaca pasif kalma yolunu
tercih ederek” (Yalçınkaya 2006: 399) Türkistan’ın işgalinde Rusya kadar sorumlu ve etkili oldu
(Yalçınkaya 2006: 407). Sonuçta Türkistan, XIX. yüzyılın sonundan itibaren güya
‘’medenileştirilmek üzere’’Rusya ve Çin’in nüfuz alanına terk edilerek paylaşıldı (Yalçınkaya 2006:
408). Ve “büyük oyun” yerini başka aktörlere bıraktı.2
IV. Vámbéry ve “Büyük Oyundan” XXI. Yüzyıla Yansıyan Görüntülerin
Değerlendirilmesi Ve Sonuç
Macarların tarihin erken devirlerinden beri Türklerle olan bağlantısı ve doğuya olan ilgileri
sonucunda Türkoloji Macaristan’da milli bir ilim dalı sayılmış, millileşme döneminde doğu
bağlantılı olarak Macar tarihi ve dili üzerine yoğun araştırmalar yapılmıştır. Bu dönem aynı
zamanda Orta Asya üzerinde nüfuz alanları yaratmak isteyen İngiltere ve Rusya’nın bir “büyük
oyunun” içinde olduğu yıllardır. Bazı Macar Türkologlar İngilizlerin yanında yer alarak bu
oyunun bir parçası haline gelmişlerdir. Bunlardan biri olan Vámbéry, İngiliz desteğiyle, onların
doğudaki çıkarlarının savunuculuğunu yapmış, Türkolojiyi Macaristan’da sistemleştirmiştir.
Oryantalist bakış açısı ile İngiliz dostu ve Rus karşıtı olmuştur. Vámbéry’nin raporlarından ve
eserlerinden hem İngiltere, hem de Rusya Türkistan’ı paylaşma konusunda yararlanmışlar,
yaptıkları anlaşmalar ve İngilizlerin tutumu sayesinde ittifaklar yaparak siyasi literatürde
çekişme gibi görünen “büyük oyunu” danışıklı dövüş haline getirmişlerdir.
Anıl Çeçen’e göre artık günümüzde ‘’Türkoloji ve Turancılık çalışmalarında ön planda yer alan
Macar Yahudileri aracılığıyla, ,geleceğin Avrasyası bu sefer Rus emperyalizminin etkileri dışında
yaratılmaya çalışılırken, Macaristan bir anlamda Doğu’nun Batı’ya açılan kapısı olduğu gibi, Batı’nın da
doğuya açılan penceresi olarak stratejik amaçlı olarak kullanılmakta, Türk dünyası ile ilgili çalışmalar
yapılmaktadır.’’ (Çeçen 2006: 38).
Bu da ‘’büyük oyunun’’ aktörleri değişse de kullanılan araçların aynı kaldığını, Türk
dünyasında tekrar nüfuz alanları yaratmayı amaçlayan güçlerin üzerinde yeniden bir‘’ büyük
oyun’’ oynayarak geçmişte olduğu gibi bugün de Macar Türkolojisini bir araç olarak
kullandıklarını göstermektedir. Bu durumda zengin bir birikime ve geleneğe sahip olan Macar
Türkolojisi ile Türk dünyasını anlamak için, gerekli bilimsel ve kültürel zemini oluşturarak, bu
bağlamda işbirliğini geliştirmek bütün oyunları bozacaktır.
Summary
Central Asia where connects the East and the West is a special area of research for
Hungarians looking for their origins. In Central Asia, towards the end of the 19th century, in the
period when Turkology developed in Hungary, the political and economic rivalry between the
Great Britain and Russia, which wanted to create areas of influence in Central Asia, was called
the "Great Game" in the scientific literature. Since the beginning of the 19th century, the Central
Asia has become a subject of research in terms of being subject of the invasion of Russia and the
Great Britain and generating data. Interest was shown to travelers and researchers visiting this
region. Thus, Hungarian travelers and researchers stayed in the middle of the “Great Game”.
2 Bu konuda başka güçlerin yeni dünya düzeninde etkisi ve Macar Türkologlardan nasıl yararlanıldığı konusunda
bkz. (Çeçen, 2006: 36-40).

22 Melek ÇOLAK
SUTAD 45
Ármin Vámbéry, who was the founder of Turcology in Hungary, also got involved in the
Great Game. During his visits to Central Asia, he prepared reports and gave these to England.
Traces of orientalism in Vámbéry’s Central Asia Travel Book were the result of his supporting
British imperialism against Russia in Central Asia. The reason behind his acquiring the
Chairmanship of Turcology Department or declaring Pan-turkism policy against Russia’s Panslavism was there the support of England. Vámbéry established the foundation of Turcology
education in Hungary by systematizing Turkic dialects in the Central Asia and while his travels
to Central Asia were denied by Russians and supported by the English, which shows that
English-Russian rivalry found a body in a Hungarian Turcologist.
In this rivalry, by agreeing on some issues related to Turkistan from time to time, England
and Russia showed that they were not always on different sides. However, from the data
obtained from the Hungarians’ Central Asia research, the English benefited to the greatest
extent and occasionally Russians also benefited from them.
The purpose of the current study is to explore the traces of the conflicts and sometimes
agreements of Britain and Russia on the basis of Vámbéry’s travels to Central Asia by using the
data found in the documents from Hungarian archives and sources and to evaluate the
involvement of Hungarian Turcologists in the “Great Game” and how Britain and Russia
benefited from their findings by using the method of the discipline of History within the context
of the Central Asian policies of Britain and Russia.
Moreover, samples of the original photos of Turkistan remaining from travelers visiting
Central Asia will be presented.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar