40 BİN YIL ÖNCESİ İLE BAŞLAYAN TÜRK IRKININ BİLGE İNSANLARI
• Günümüzden on binlerce yıl önce Türklerin tarih sahnesine çıkmasıyla, dünyanın ve insanlığın kaderi de değişmeye başlamıştır.
• Zira Türkler Tanrı tarafından yeryüzüne gönderilmiş ve üstün bir takım özelliklerle donatılmış bir millettir.
• Türklere Tanrı tarafından verilen bu özellikler onların diğer insanlara üstünlük taslaması için değil, Tanrı tarafından yüklendikleri görevleri yerine getirebilmeleri içindir.
• Zira Türklere verilen görev tüm dünyanın ve insanlığın geleceğini belirleyecek kadar önemlidir.
Türkler dünya üzerinde ilk var olduklarında insanlık salgın hastalıklarla kırılmakta ve ilkel bir yaşam sürmekteydi.
Türklerse çok geniş bilgi ve becerilerle donatılmış, bilimsel olarak ileri bilgilere sahip, medeniyet açısından çok gelişmiş, ayrıca savaş tekniklerini oldukça iyi bilen ve uygulayan, madenleri işleyebilen, yaşam tarzı ve toplumsal olarak da oldukça ileride bir milletti. İnsanlığa bildikleri hemen herşeyi Türkler öğretti. Hatta Türklerle karşılaşan insan toplulukları içerisinde onları, sahip oldukları özellikleri ve fiziksel görünümleri sebebiyle öyle zannederek Tanrı olarak niteleyenler dahi olmuştur.
Türkler dünya insanlığına sahip oldukları bilgileri, medeniyeti, kültürü, sanatı, ilimi, savaş ve barış sanatını ve daha birçok şeyi öğretebilmek için nomat bir yaşam tarzını benimsemişler; bu şekilde dünyada ayak basmadık ve bilgilerini götürmedik tek bir yer bile bırakmamışlardır. Dünyanın farklı bölgelerindeki medeniyetlerde rastlanılan ortak kültürler, adetler, tamgalar, kısaca kültür ve dil benzerliği de bunu göstermektedir.
Bunun yanı sıra Türkler ilk var oldukları zamandan itibaren Tek Tanrıya inanmışlar ve O’na Gök Tanrı demişlerdir. Tüm semavi dinlerin kaynağını oluşturan Tek Tanrı inancı da Türklerden yayılmıştır. İnandıkları Tek Tanrı da haklı her mücadelesinde Türklerin yanında olmuş, tarih sayfalarında mucize olarak görünen zaferlerin kazanılmasını sağlamıştır.
Türkler tarihleri boyunca adaleti ve barışı sağlamak için uğraşmış; savaşlarının büyük bir kısmını da bozulan barışı tekrar tesis etmek için yapmışlardır. Türklerin her hal ve koşulda ezilen, haksızlığa ve eziyete uğrayan tüm milletlerin yanında olması ve dünya üzerinde iyiliğin hüküm sürmesi için savaş vermesinin gerisindeki sebep, Tanrının Türkleri bu sorumlulukla dünya üzerine göndermesidir. Bu onurlu sorumluluğun yerine getirilmesinde Türkler, dünyaya kötülükleri hakim kılmaya ve dünyayı sömürmeye çalışan, bozgun peşinde olan bütün toplulukların da baş hedefi olmaktan kurtulamamış, en büyük savaşı onlara karşı vermek durumunda kalmışlardır.
BU SAVAŞ NE ZAMAN BAŞLADI
Bu savaş aslında dünya üzerine ilk geldikleri gün başlamış, Atlantis’in ikiye bölünmesiyle de zirve noktasına ulaşmıştır.
On binlerce yıl geriye giderek Türklerin kadim bağlarına baktığımızda Sirius yıldızının Türklerin yaradılışına dair ilk bilgileri içerdiğini görürüz. Bunun yanı sıra kadim Mu ve Atlantis kıtaları da Türklerin kökeninde önemli yer tutmaktadır.
Sirius yıldızı, Mu kıtası ve Atlantis hakkında da bilgi sahibi olmadan kadim Türk tarihini anlayabilmek mümkün değildir.
Nitekim Büyük Önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türklerin kökeniini ve kadim tarihini araştırmak için Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarını kurmuş, bu araştırmalarda Mu kıtasına özel bir önem vermiş, ancak ne yazık ki bu araştırmaları tamamlamaya ömrü yeterli olmamıştır.
Ancak O’nun “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” ve “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır”. Sözleri ve bu sözler gibi daha birçok sözü, kadim Türk tarihi ve Türklerin kökenine dikkat çeken önemli işaretlerdir.
Kadim geçmişte Mu kıtası, sulara gömülünceye kadar Türklere yurt olmuştur. Mu, bugün dahi insanlar için gizemini korumaktadır. Oysa en gizemli bilgiler, gözümüzün önünde apaçık duran bilgilerdir. Fakat bunları görebilmek ve anlayabilmek, sadece özüne ulaşmış, kendini bulmuş ve kalbinin sesini duyabilenlere bahşedilen bir ayrıcalıktır..
Mu kıtası Türklerin dünya üzerindeki ilk yurduydu ve Türkler koloniler halinde tüm dünyaya yayılıncaya kadar Mu kıtasında yaşadılar. Orada kurdukları her yönden çok gelişmiş medeniyeti koloniler halinde yayıldıkları her yere taşıdılar. Mu'dan giden ilk grup koloniler Tolteklerdi. Onlar sahip oldukları tüm kadim bilgilerle Orta ve Güney Amerika’ya yerleştiler.
Kolonilerden ikinci grup Atlantis kıtasına çıktı. Atlantisliler kadim Mu bilgilerini Atlantis’e taşıdılar. Bu bilgiler kozmik kökenli bilgilerdi. Atlantisliler teknolojide ve medeniyette çok parlak dönemler yaşadılar. Şu an halen daha insanlığın bilmediği ya da olduğunu düşündüğü ancak keşfedemediği çok ileri bilgilerle donatılmış bir medeniyetti bu.
Ancak bu parlak dönemin devamında Atlantisliler arasında bir dejenerasyon oluştu. Bunun da bazı sebepleri vardı. Bu bozulma giderek arttı. Ne yazık ki Atlantislilerin bir bölümü saf değiştirdi ve sonunda Atlantisliler birbirine zıt iki kutba bölündü.
Tanrının onlara, dünyadaki görevlerini yerine getirmeleri için verdiği tüm özellikleri kötülüğün hizmetinde kullanmaya başlayan Belilal’in Oğulları bunu büyü, sihir, maji yapmaya kadar vardırdılar. Bu Tanrıya büyük bir ihanetti. Dünyanın dengesi ciddi anlamda bozulmaya başladı.
Diğer tarafta yer alan Bir’in oğulları bu kötülükleri önleyebilmek için savaştılarsa da sonuç alamadılar. Sonunda Belial’in oğulları ile Bir’in Oğulları arasında majinin kullanıldığı bir savaş başladı. Bu öyle bir savaştı ki, Belial’in Oğulları galip geldiklerini düşünüyorlardı; oysa bu savaşın kazananı yoktu. Kaybedense dünya ve tüm insanlık oldu.
Majinin kullanıldığı bu savaşın sonunda dünyanın taşları yerinden oynadı ve büyük tufanlar meydana geldi. Atlantis’in sulara gömüleceğini anlayan Atlantisliler adayı terkettiler. Belial’in Oğulları Şambala’yı, Bir’in oğulları ise Agartha’yı kurdular. Yeraltındaki bu merkezlerinde kadim bilgilerle birbirlerine karşı sürdürdükleri bu savaş, kıyam gününe kadar devam edecek.
İşte Bu Savaşa Dur Diyerek Karanlığa Meydan Okuyan Türk Kam İnsanları" Onların En Büyük Ve Birinci Hedefleridir.Çünkü Onlar kam bilgeliğini anlatır öğretir ve yayarlar ..
Türk Kam Bilgeliğinin bu yükü taşıyan bu kam insanları, " GELECEĞİN DÜNYASININ POZİTİF YAŞAM BİÇİMİ " Olarak Yer Alması İçin Mücadele Eden Tanrının Emirleri İle Yaşayan Bilge İnsanlardır.
Onlar her zaman Atalar ile görüşebilen ama diğer insanlardan daha alçak Toprakla Bir Olmaya Çalışan Bu Şekilde yaşayan dünya değerlerine verildiği kadar razı olan insanlardır. Onların dünya değerleri yoktur.
DÜNYEVİ DEĞERLER ONLARIN DEĞER YARGISI İÇİNDE DEĞİLDİR.
ONLAR İÇİN TANRI TEK VE ULUDUR.
Ve onların geçmişi aile şeceresi bellidir. Her İki Aile Kökleri De Türk Ve Türk Olup Karışık Evlilik Dahi Yapmaz Çocuk Sahibi Olmazlar.
Babadan oğulla geçen genetik bilgiler ile donanmış birçok değerin sahibi olsalar da kendilerin farklı hissetmez ve sadece tanrının hizmetinde ve yol gösterici olarak da Türklerin yanında yer alırlar..
Onların 40 bin yıldan fazla geçmişte yer alan ataları olan ilk kam insanları " Mu kıtasında bilgelik akademisinden " mezun olup dokuzlar gurubu olarak Dünya yayılmış birbirleri ile temas halinde olan kam bilgeliği öğreticileri 20.000 kam ailesidir.
ONLAR İLE İLGİLİ KISA BAŞLIKLA BİLGİLER
• Kamlar 5 elementin bilgisine sahiptirler ve bu 5 elemente hükmederler. Gelmiş geçmiş bütün bilgiler genlerinde yazılıdır ve sorgulayarak her şeyin bilgisine ulaşabilirler.
• Bunun yanı sıra Kamlar, Türklerin efsanevi taşı Yada Taşını kullanabilirler. Yada taşı birçok şeye hükmedebilecek güçtedir ve iklimi değiştirebilir. Bu taş çok güçlüdür ve Kamlar dışında kullanabilecek kimse yoktur.
• Kamlar saf enerjiye sahiptirler. Bu saf enerji öyle güçlü bir enerjidir ki onun tek bir damlasına bile sahip olan bir insan birçok yeteneğe sahip olabilir. Kamlar tüm bu özelliklerini iyilik yolunda ve insanlara yardım edebilmek amacıyla kullanırlar ve bunu yaparken Tanrının emirlerinden asla şaşmazlar.
• Kötülüğün tarafında olanların kullandıkları sihir, büyü, maji ve benzeri etkileri ve ayrıca insan üzerinde negatif enerji oluşturan tüm etkileri bertaraf etmek ve korumak için Kamlar, sahip oldukları tamga bilgisini de kullanarak TILSIMLAR yaparlar. Bu tılsımlar, üzerinde taşıyan kişiyi her türlü negatif etkiden koruyarak varsa büyü vb.ni etkisiz hale getirir.
• Kamlar yaradılışları gereği üstün savaşçılardır. Çünkü bu dünyaya geliş amaçları dünyanın pozitif dengesini sağlamak, buna müdahale ederek bu dengeyi bozmaya çalışanlarla savaşmaktır. Aynı zamanda eğitici ve öğretmendir. Ailesinde yer alan diğer kişileri, yetenekleri ve yaradılış amaçları doğrultusunda yetiştirir. Bir özelliği de stratejist olmasıdır. Tüm bunlar, pozitif olan her şeyi dünyaya hakim kılmak içindir.
• Kamlar bilge kişilerdir; onlar Kam Bilgeliği değerleriyle yaşarlar ve herkese, Türklerin bilgeliği olan Kam Bilgeliğini anlatır ve öğretirler.
TÜRKÜN DOSTU YİNE TÜRKTÜR.. IRKININ BOZULMASINA İZİN VERME.
TANRI TEK VE ULUDUR
ONUN OTAGI MAVİ GÖKYÜZÜDÜR.
GÖK TANRI TEK TANRIDIR.
JANSET
Beğen
Yorum Yap
Paylaş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar